SOSYON – Socionics'in Temelleri (Aushra Augusta)
Çeviren: Kaan Pullu
(Not: Bu yazı makalenin tamamının bir çevirisi değildir. Çevirmenin kendi kişisel kullanımı için makalenin bazı kısımlarını çevirdiği ve birleştirdiği bir belgedir.)
Önsöz
Sosyon – Socionics'in Temelleri Aushra Augusta’nın socionics, model A, tiplerarası ilişkiler ve bilgi sindirimi konseptlerinin temelini ele aldığı bir makaledir. Makale 1996 yılında kaleme alınmış, 2021’de ise Classical Socionics ekibi tarafından İngilizceye çevrilmiştir. Bu çeviriye ilk başta sadece şahsi kullanımım için makalenin belli kısımlarını çevirmek üzere başlamıştım, bu yüzden özellikle giriş bölümünün çoğu çevirinin dışında tutulmuştur. Bilgi Sindirimi Elementleri bölümünden itibaren ise daha bütün çeviriler yaptım, ancak yine de belirtmem gerekir ki çeviri makalenin tamamını kapsamamaktadır. Bu nedenle çeviri, daha önceki Enneagram çevirilerimden nitelik olarak daha farklıdır. Esas olarak sistemi anlamak için elzem görmediğim kısımları çevirmedim: buna makalenin Önsöz ve Giriş bölümleri, sistemin geleneksel Çin tıbbıyla bağdaştırıldığı başlıklar ve yer yer gerekli görmediğim diğer başlık ve kısımlar dahildir. Çeviri makalenin bir özeti olarak değerlendirilebilir: nitekim özellikle bilgi işlem elementleri ve Model A ile ilgili kısımlarda mümkün oldukça daha bütünleyici çeviriler yapılmıştır. Aynı zamanda çeviri sırasında terimlerin hem İngilizce hem Türkçe karşılıkları kullanılmıştır ve böylece Türkçe bir terminoloji de yaratılması hedeflenmiştir. Makalenin tamamının İngilizce çevirisi Classical Socionics ve Wikisocion’da mevcuttur. İyi okumalar dilerim. -
Kaan Pullu
Giriş: Toplum ve Sosyon
Birincil Sinyal Sistemi (First Signal System): Canlıların içsel ve dışsal dürtü, algı ve duyulara verdiği bilinçsiz sistemdir. [Çevirmenin Notu: Socionics ve Model A bağlamında hayati/bilinçsiz halka (vital/unconscious ring) için kullanılmaktadır.]
İkincil Sinyal Sistemi (Second Signal System): İnsanları hayvanlardan ayıran bilinçli sistemdir. [Çevirmenin Notu: Socionics ve Model A bağlamında zihinsel/bilinçli halka (mental/conscious ring) için kullanılmaktadır.]
16 tip 8 çift (dyad) oluşturmaktadır. Bu 8 çift, iki enerji halkası oluşturur. Her bir halka 4 çiftten oluşur ve yeni bilgi akışı tek yönlü gerçekleşir. Bu halkalar içindeki akış ise ters yönlüdür. Aşağıdaki şekilde her bir daire bir tipi ifade etmektedir.

Yukarıdaki şekle bakarak sadece bir çiftin üyeleri arasındaki bütünleme ilişkileri (relation of complement) ve oklar sayesinde farklı çiftler arasındaki fayda/toplumsal talep ilişkileri (relation of benefit/social request) anlaşılabilmektedir.
Tipler eşlerinin (dual) yokluğunu acı verici şekilde hisseder ve bu kişilerin psikolojik ve fizyolojik dengelerine zarar verir.
İkincil sinyal sisteminin devreye girmesiyle enerji sindirimi (energy metabolism/EM) ve bilgi sindirimi (information metabolism/IM) birbirinden ayrılır.
Bilgi Sindirim Elementleri
Dünyanın Zıtlaşması ve Yansıması
Bedenler (bodies) arasında direkt etkileşime sık rastlamayız. Gök cisimleri birbiriyle direkt etkileşime girmek yerine “uzaktan” –yani alanlar (fields) üzerinden- etkileşim kurduğu için evrende felaketler nadirdir: canlı organizmalar da alanlar üzerinden etkileşim kurar. Bir gözlemcinin gözünden bir organizmanın alanı, bir bedenle başka bedenler arasındaki ilişkilerin toplamıdır. Kişinin zihni bu etkileşimi farklı hisler olarak algılar.
Gözlemlerimize göre her organizma çevresinden 2 çeşit bilgi almaktadır:
1) Algılara dönüşen ve bedenlerin nitelik ve halleri hakkında bilgi veren duyular
2) Hislere dönüşen ve alanlar hakkında bilgi veren duyular 8 Yansıma Biçimi İnsan algısı 8 biçimden oluşur: bunların 4’ü beden, 4’ü alan formundadır.
Bedenler Algısının 4 Biçimi: (Nesnenin dışadönük niteliklerinin algısı)
Se: Nesnenin görünüş ve biçiminin algısı
Ne: Nesnenin içeriği ve yapısının algısı
Te: Nesnenin dış dinamiğinin, boşlukta hareketinin algısı
Fe: Nesnenin iç dinamiğinin, içindeki değişimlerin algısı
Alanlar Algısının 4 Biçimi:
(Nesnenin içedönük niteliklerinin algısı)
Si: Nesnenin iç durumunun algısı
Ni: Zamanın algısı
Ti: Nesnenin boşluktaki konumunun algısı
Fi: Nesnenin çekiciliği ya da iticiliğinin algısı
İçedönük biçimler nesnelerin birbiri arasındaki bağlantıyı inceler. Te/Fe/Ti/Fi rasyonel, Se/Ne/Si/Ni irrasyonel elementlerdir. Tiplerin öncül (leading/dominant) elementi onların dünyayı ana algılama şekilleridir ve bu element yoluyla öğrendikleri her şeyi kafalarında canlandırmalarını sağlar.
Dışadönük Sezgi (Ne)
Nesnelerin potansiyel enerjisinin (ör: birinin fiziksel ve psikolojik yetenek ve becerileri) bilgisidir. Bu algı nesne ve olayların yapısını ve içeriğini anlama becerisi sağlar. Kişinin çevresindeki gerçek potansiyel gücü görme becerisi ya da yetersizliğini belirler. Bu algı biçimi öncül pozisyondayken kişinin belirgin bilişsel eğilimi vardır. Sürekli derin konuları araştırmakla meşguldürler ve bunları karmaşık şeyleri basitleştirerek başkalarına açıklamakta oldukça başarılıdırlar. Böyle insanlar kendi anladıklarını başkalarına açıklamayı severler. Uygun koşullarda bilim insanı ya da yazar olmaya meyillilerdir. Nesnenin potansiyel enerjisini artırmanın en iyi yöntemlerini bulabilirler. Etraflarındaki nesnelerin potansiyellerinden anladıklarıyla başkalarını “değiştirebilirler”.
Dışadönük Etik (Fe)
Nesnelerde meydana gelen süreçlerin (başlıca insanlarda meydana gelen duygusal süreçler, insanların uyarılma ve baskılanma halleri ve ruh halleri) bilgisidir. Bu bilgi insanlara neyin ilham verdiğini ve neyin onları baskıladığını anlamak gibi beceriler sağlar. Kişinin kendisinin ve başkalarının duygusal durumunu kontrol etme becerisi ya da yetersizliğini belirler. Bu algı biçimi öncül pozisyondayken kişi kendi ruh halini başkalarına aktarmakta, uyandırmakta ve başkalarına kendi duygularını aşılamakta beceriklidir. Başkalarının manevi dünyalarını canlandırabilir ve duygusal anlamda harekete hazır hale getirebilirler. Böyle birisi başkalarına kendi duygularını aşılamakta ve onlarda (başkaları için yararlı olacağını düşündükleri) belli duygusal halleri empoze etmekte yeteneklidir. Çoğu zaman insani duygular ya da duygu gösterileri dediğimiz şeyler sadece bu içsel uyartının çoğunu kas hareketine çevirmeden direkt olarak serbest bırakmanın bir yoludur. Neşeli, gülen bir insan belli mimik ve beden hareketleriyle bir duygusal yük salmış olur. Bu, enerji arzulanan aktivite için kullanılamadığı durumlarda aşırı uyartının bir dışarı salınma yolu olabilir. Ama aynı zamanda bilinçli olarak kendi heyecanını başkalarına aktarmanın, kendi içsel heyecanını başkalarının psişesinde canlandırmanın bir yolu da olabilir. Öfke de yine bir tür aşırı uyartının rahatlatılma yöntemidir; ancak başkalarını duygusal anlamda canlandırmaktansa onları duygusal anlamda baskılamak ve tüketmeyi, hareketlerini azaltmayı ya da hareketlerini belli bir yere yönlendirmeyi amaçlar.
Dışadönük Duyu (Se)
Nesnelerin “kinetik enerjisinin” bilgisidir (ör: birinin dışsal anlamda ne kadar düzenli olduğu, fiziksel ve enerjiyle bağlantılı nitelikleri, iradelerini başarıyla icra etmeleri ve resmi konumlarını kullanmaları). Bu algı belli bir kişinin ne kadar “kinetik enerjisi” olduğunu görme ve hareket halinde ne kadar işe yarar olacağını algılama yeteneği sağlar. Kişinin iradesini başkalarının iradesine karşı gösterebilme ve enerjisini başkalarının enerjisine karşı kullanabilme becerisi ya da yetersizliğini belirler. Bu algı biçimi öncül pozisyondayken kişi güçlü irade niteliklerine ve herhangi bir yeni aktiviteyi mükemmel şekilde organize etme becerisine sahiptir. İnsanları bir hedefe ulaşmak için seferber etme kabiliyetleri vardır, canlı ve cansız nesnelerden nasıl faydalanacaklarını ve onları nasıl yöneteceklerini bilirler. Bu onların fiziksel maddeleri organize etme eğilimlerini gösterir. İrade, enerji ve güçlerini göstermenin, başkalarının iradelerini kendilerine boyun eğdirmenin yollarını ararlar.
Dışadönük Mantık (Te)
Eylem, icraat, fiziksel hareket ve canlı ve cansız nesnelerin hareketinin bilgisidir. Bu algı kişinin maruz kaldığı durumları değerlendirme becerisini sağlar. Kişinin mümkün eylem yöntemleri hakkındaki bilgisini ve kişisel olarak böyle yöntemler ileri sürebilme becerisi ya da yetersizliğini belirler. Ayrıca kişinin başkalarının işlerini yönlendirme ve rasyonel davranışları irrasyonel davranışlardan ayırabilme becerisi ya da yetersizliğini de belirler. Bu algı biçimi öncül pozisyondayken kişi kendi işini ve başkalarının işini planlama kabiliyetine sahiptir. Mantıksal bir sürecin nasıl olduğunu anlama, başkalarının iş akışını bu mantığa uydurma, en akılcı yöntemleri kullanma ve bu yöntemleri başkalarına aktarma becerileri vardır.
İçedönük Sezgi (Ni)
Tüm süreçler zaman içerisinde gerçekleşir, yani geçmişten köklenir ve geleceğe doğru devam ederler. Zaman ardışık olayların arasındaki ilişkidir. Bu algı olayların sırası ve insanların eylemleri, bunların nedensel olarak birbirine bağımlılığı ve insanların bu bağlantılar sonucu oluşan hisleri hakkında bilgi sağlar. Kişi birincil sinyal sistemi yoluyla gelecek, geçmiş ya da şimdiki zaman ile ilgili hisler olarak dışarıdan direkt bilgi alır (ör: acele, sakinlik, coşku, bir şeyin vaktinde ya da vakitsiz oluşu, hayatın hızının uygun olması ya da olmaması, geleceğe dair bir tehlike ya da emniyet hissi, bir beklenti hissi, gecikme korkusu, gelecekte ne olacağını bilmenin hissi, yaklaşmakta olan şey hakkında endişe... vb.). Hayatın her anında bir zaman algısı mevcuttur. Zamanın dışında yaşamak ya da zamana dair hiçbir hisse sahip olmamak mümkün değildir. Bu nedenle herhangi bir anda belli bir zaman algısı kişinin manevi durumunun ayrılmaz bir parçasıdır. Bu algı kişinin geleceği öngörme ve hazırlanma, muhtemel problemler ve hatalı aksiyonlardan kaçınma ve geçmiş tecrübelerinden öğrenme becerisi ya da yetersizliğini belirler. Bu algı biçimi öncül pozisyondayken kişi stratejik becerilere sahiptir ve belli bir aksiyon için en iyi anı seçmesini bilir (ör: tıpkı Mihail Kutuzov gibi gerektiğinde savaşmak ve daha iyi bir yol varken savaştan kaçınmak). Zaman içerisindeki etkileşim için nesnelerle çatışmaktan kaçınma ve bu şekilde onların kendisi üzerindeki yansımalarından kaçınma olarak da algılanabilir.
İçedönük Etik (Fi)
Bu iki potansiyel ya da kinetik enerji taşıyıcısının arasındaki öznel ilişkinin, bir nesne ya da öznenin başka nesne ve öznelerce çekilmesi ya da itilmesinin bilgisidir. Bu element sayesinde kişi neyin kendisini çektiğini ya da itici geldiğini hisseder. Bu algı bir nesnenin başka bir nesneye ihtiyaç duyması, ortak ya da tek taraflı ihtiyacının olması ya da olmaması hakkında bilgi verir. Kişi bu elementle ilgili dış dünyadan (birincil sinyal sistemi yoluyla) başka insanlar ya da nesnelere karşı kendi fiziksel, kültürel ya da manevi arzuları için bir ihtiyaç şeklinde bilgi alır. Başka bir deyişle bu element kişinin canlı ya da cansız nesnelere karşı arzu ve ilgisini kapsar. Bu hoşlanma/hoşlanmama, sevgi/nefret gibi hisleri, bir tür nesneye karşı hissedilen arzuyu, açgözlülük ve buna bağlı yokluğu gibi hisler de buna dahildir. Bu gibi büyük hislere “etik hisler” denir çünkü kişilerin ihtiyaçları arasındaki bağlantılar çoğunlukla etik normlarca düzenlenmektedir. Bu algı biçimi öncül pozisyondayken kişi kendi arzularını ve başkalarının arzularını görme, değerlendirme, şekillendirme ve değiştirme becerisine sahiptir. Kimin kimden ne istediğini her zaman bilirler. Öznel dünya hakkında kendi bilgilerini başkalarının bilgisine, kendi arzularını da başkalarının arzularına karşı savunabilirler. Aynı zamanda kendileri için gerekli ilişkiler sağlama kabiliyetine ve başkalarını etkileme becerilerinde özgüvene sahiplerdir. Başkalarının ihtiyaçlarını tespit etmekteki tutarlı becerileri onlara kendi ihtiyaçlarını tatmin ederlerken riskli çatışmalardan uzak durmalarını sağlar. Ayrıca başkalarını kendilerine bağlanmaya manipüle etme becerileri, ve başkalarının etik hisleri ve çabalarını sosyal ideale uygun hale getirecek şekilde manipüle etme yetenekleri ve çabaları da vardır.
İçedönük Duyu (Si)
Bir nesnenin iç halini birbirini mecbur kılan olaylar olarak görürüz. Bu element ile kişi süreçlerin iç hali (kişinin hisleri ve bu birbirine bağlılığın yarattığı bir sağlık hissi) nasıl etkilediğine dair bilgi alır. Boşlukta etkileşim bir nesnenin başka bir nesnede olan yansımasından başka bir şey değildir. Nesneler birbirlerine yansır ve birbirlerinde bazı hisler uyandırır. Kişi etrafında olan şeylerin kendisinde uyandırdığı hisler hakkında dışarıdan direkt bilgi alır (ör: sancı hissi kişinin bedeni ve bedeninin bir bölümünde gerçekleşen ve işleyişine zarar veren bir sürecin arasındaki ilişkiyi beyinin yansıtmasından başka bir şey değildir). Bu algı biçimi öncül pozisyondayken kişi çevresinin niteliklerini ve bu çevredeki insanların hislerini değiştirebilir. Fiziksel rahatsızlıktan nasıl kaçınacaklarını ve başkalarını bundan nasıl koruyacaklarını bilirler, bu da önceden tecrübe edilmiş estetik hisleri yeniden canlandırma becerilerinin bir sonucudur. Bunun mükemmel bir örneği olarak hayatı resmetmek yerine önceden tecrübe edilen estetik hisleri resmeden Peter Paul Rubens’i gösterebiliriz. O bir resim yaparken görenlerde spesifik bir estetik tecrübe canlandırmayı hedeflerdi. Bu tarz bir sanat, nesnenin görende sanatçının amaçladığı estetik hisleri uyandırdığı bir canlandırmasıdır. Benzer şekilde bu elementten birisi yemeği yapmaya başlarken önce yemeğin tadını hayal ederler. Böyle insanlar önceden tecrübe edilmiş estetik hisleri yenilerinden ayırt edebilirler ve nasıl bu hisleri toplayıp tekrardan hatırlayabileceklerini bilirler. Muhtemelen de “psişik teşhisçi” denilen insanlarda bu tipten birçok kişinin olmasının nedeni budur. Bu tip bilgi sindirimine sahip birisi duyusal estetik ihtiyaçlarını başkalarının aynı ihtiyaçlarına karşı savunma becerisine sahiptir. Bu ihtiyaçların tatmini için nasıl savaşacaklarını bilirler ve kendi ve başkalarının estetik zevk ve alışkanlıklarını güzelleştirebilirler. Kendi estetik ve rahat hayat anlayışlarını başkalarına empoze etme becerisine sahiplerdir.
İçedönük Mantık (Ti)
İki nesne objektif bir özelliğe göre karşılaştırıldığında (ör: mesafe, ağırlık, hacim, değer, güç, nitelik) ortaya çıkan hissi mantıksal olarak sınıflandırırız. Bunlar objektif değerlendirmenin hisleridir: belli durumlarda bu değerlendirme kişinin aktifleşmesi ya da pasifleşmesine sebep olur. Kişi birincil sinyal sistemi yoluyla nesnelerin orantı ya da oransızlığı, aralarında denge ya da dengesizliği, bir nesnenin diğerine göre avantajlarını anlama ya da anlamamayı direkt olarak dışarıdan algılar. Bu bilinen veya bilinmeyen nesneler ve olaylardan köklenen tüm hisleri kapsar: merak, saygı, korku, bir şeyin mantıklı ya da mantıksız oluşu, bir nesne üzerinde güce sahip olma ya da olamama gibi. Tüm bu hislere “mantıksal” diyeceğiz. Bunlar birlikte bir kişinin mantık algısını oluşturur. Bu anlamdaki mantığın gelişim seviyesi kişiden kişiye değişir. Mantıksal hisler nesnenin bilinip bilinmediği, dengede olup olmadığı ve karşılaştırılabilir olup olmadığı hakkında bilgi taşır. Ayrıca boşluk ve nesnenin boşluk içerisindeki konumu hakkında da bilgi verir. Mantıksal hisler objektiftir çünkü kişinin kendi çıkar ve ihtiyaçlarındansa sadece objektif niteliklerinin kıyasını kullanır. Bu algı biçimi kişinin nesneler ya da nesnelerin bileşenleri arasındaki objektif, mantıksal bağlantıları görme becerisi ya da yetersizliğini belirler. Bu algı biçimi öncül pozisyondayken kişi objektif ve statik dünyadaki (yani nesnelerin dünyasındaki) karşılıklı ilişkilerle ilgili değerlendirmelerinde belirgin şekilde mantıksaldır. Farklı nesnelerin nitelikleri arasındaki ilişkileri arzulanan yönde değiştirme becerisine sahiplerdir. Bu şekilde aynı zamanda nesnelerin bahsi geçen niteliklerini de etkileyebilirler. Nesnelerle kendi ilişkilerine dair tutarlı değerlendirmeleri onlara aynı zamanda hangi nesnelerden kaçınılması gerektiği ve hangi nesnelerin “avlanabileceğini” gösterir. Bu tip bilgi sindirimine sahip bir birey kendi mantıklarını (ör: objektif dünyanın düzen ve orantılarına dair kendi bilişleri) başkalarının bilgisine karşı savunma becerisine sahiptir. Kendi ve başkalarının objektif dünyayı algılama biçimlerine şekil verebilir ve geliştirebilirler. Bu onlara başkalarının mantığı ya da mantıksızlığıyla karşılaştıklarında bir güç hissiyatı verir.
İnsanlık Hali
Mecazi olarak 4 beden algısını içten yanmalı motor aşamalarına benzetebiliriz:

Ne - Potansiyel enerji (Alt ölü nokta): Nesnenin kütlesi, iç resmi, yapısı
Fe - Uyartı (Sıkışma): Potansiyel enerjinin kinetik enerjiye dönüşümü, nesnenin mikro yapısında değişim ve dalgalanma
Se - Kinetik enerji (Üst ölü nokta - Ateşleme): Nesnenin, mikro yapının ve dış formunun içeride mobilize olması
Te - İş (İş aşaması): Nesnenin kinetik enerjiyi harcaması; mikro yapısı, demobilize olması ve rölantiye geri gelmesinin tersine bir sonucu olarak koordinatları ve entropisinde değişim

Ni - Yerçekimsel Alan: Uzay ve başka nesnelerin yörüngesini değiştiren bir alan, ya da ardışık süreçler arasındaki etkileşim olarak zaman
Ti - Yerçekimsel Dalgalar
Si – Elektromanyetik Alan: Nesnelerin itildiği ya da çekildiği bir alan, ya da aynı anda gerçekleşen süreçler arasındaki etkileşim olarak uzay
Fi – Elektromanyetik
Dalgalar: Nesnelerin değişken çekim ya da iticilik hissi
Beden Safhaları
Te ve Fe dinamik, Ne ve Se statiktir.

Alan Safhaları
Ti ve Fi statik, Ni ve Si dinamiktir.

Homojen Elementler
Somut dünya hem bedenler hem de alanlardan oluşur, bu nedenle dört sürecin beden ve alan safhaları birbirine bağımlıdır. Örneğin (dinamik ve statik niteliklerini göz önünde bulundurarak) Fi için Fe’nin momentumu, Ti için de Te’nin momentumu diyebiliriz.
İki Sıra
Yukarıda beden safhalarının tek yönlü akışını ele aldık (içten yanmalı motor modeli) ancak bunun tersi bir sıralama da mümkündür:
➜ ➜ ➜
İlk modelde potansiyel enerjinin algılanması, yarattığı uyartı, kinetik enerjiye dönüşümü ve iş olarak kullanımını ele almıştık. Bu ikinci sıraysa bilinmeyen bir nesneyi (Te) ele almakla başlayıp iç niteliklerini anlamak (Ne) şeklinde gelişir. Bazı tipler bilgiyi ilk sırada işlerken bazı tipler ikinci sırada işler.
Bilgi Sindirim Blokları
Blokların Oluşumu
Her organizmanın 4 beden ve 4 alan safhası bulunmaktadır ve bu bloklardan 4 tanesi bir Model A’yı oluşturur. Statik elementler diğer statik elementlerle, dinamik elementlerse diğer dinamik elementlerle bloklanır (ör: Se, Ti ya da Fi ile bloklanabilir: her nesne kendi objektif nitelikleri ve başka nesnelerin objektif nitelikleri arasındaki ilişki açısından (SeTi ve TiSe) ya da bir nesnenin başka bir nesneye olan ihtiyacı açısından (SeFi ve FiSe) değerlendirilebilir. Te, Si ya da Ni ile bloklanabilir: her süreç boşlukta gerçekleşen başka süreçlerle olan ilişkisi açısından (TeSi ve SiTe) ya da öncül ve ardıl süreçlerle olan ilişkisi açısından (TeNi ve NiTe) değerlendirilebilir)
Bu bloklarda bir süreç önce gelir. Beden süreçlerinin önce geldiği bloklarda nesneye ait dışadönük bilgi nesnenin başka nesnelerle ilişkisine dönüşür (ör: nesneye ait bir özellik nesneden bağımsız bir özelliğe dönüştürülür). Bu bloklara dışadönük bloklar denir. Alan süreçlerinin önce geldiği bloklarda ise nesneler arasındaki bir ilişki nesnenin içinde var olan bir özelliğe dönüştürülür. Bu bloklara da içedönük bloklar denir.




Dışadönük bloklarda nesnelerin nitelikleri ve durumları başka nesnelerle ilişkileri belirler. Örneğin SeTi için nesnenin güç, güzellik, irade gibi nitelikleri nesneye karşı pozitif ya da negatif bir tutuma sebep olur. Başkasının kendisine karşı saygı ya da aşağılama gibi tavırlarını değiştirmek isteyen insan kendi niteliklerini değiştirmelidir. TiSe içinse tam tersi geçerlidir: nesneye karşı tavır, saygı ya da korku nesnenin nasıl görüldüğünü belirler. Kişi sergilediği role göre değişir: rol bir ilişkidir ve bu ilişki kişinin niteliklerini belirler. Böyle insanlar sıradan bir öğretmenken sessiz, mütevazi ve çalışkanlardır; müdürlüğe atandıklarındaysa bir diktatör oluverirler.
Kabullenen ve Üreten Elementler
Bir blokta ilk sıradaki element gerçekliği yansıtır, fotoğrafını alır ve tekrardan üretir, böylece beyne objektif bilgi sağlar. Bu bilgi her zaman dışarıdan ve objektiftir, yetersiz olabilir ancak subjektif değildir. Bu element belli bir empati ve bütünlük taşır. Dışarıda var olanı algılamaya dayalı olduğu için bu elemente kabullenen element diyeceğiz.
İkinci elementse üreten elementtir. Ürettiği şey ilk elementten gelen bilgiden kişinin çıkarttığıdır. Bu elemente objektif dünyada olmayan bir şey çıkarttığı için yaratıcı da diyebiliriz.
Üreten element empatikten çok yardımcı roldedir. İki yüzü vardır: kişinin objektif gerçekliğe adapte oluşu ve yaratıcılık. Üreten elementler elbette sadece “üretim” yapmaz, aynı zamanda gerçekliği de belli oranda yansıtırlar. Ancak kişinin düşüncelerinin asıl mesneti kabullenen elementlerdedir. Ayrıca kişi çevresinin üretken niteliklerini kendi benliğiyle özdeşleştirmeyeceği için bu elementler kabullenen elementlerde bulunan empatiden yoksundur.
Kabullenen elementler kendilerinden daha zeki ya da tecrübeli kişileri taklit ederler çünkü bu kişinin kendisini objektif dünyaya göre yönlendirme biçimidir. Üreten elementlerse kendilerini sürekli adapte etmeye meyillidir: kişi buna kendi sonuç ve kararları uygulanamadığında başvurur.
Gözlemleyebileceğimiz üzere kişi kabullenen element adına konuşurken kusurlar, yetersizlikler ya da “dünyanın tam bir resminden” eksikliklerden bahseder. Bu nedenle sözleri eleştirel ve reddedici olur. Üreten element adına konuşurkense zaten var olan ve bütün bir şey hakkında konuşurlar, bu yüzden başkaları tarafından övgü ve kabulle karşılanır. Bu nedenle kişi kabullenen element üzerinden eleştiri aldığında bunu pozitif algılar, üreten element üzerinden eleştiri aldığındaysa rahatsız edici ve ruh halini bozmaya teşebbüs olarak yorumlanır.
Rasyonalite ve İrrasyonalite
Te/Fe/Ti/Fi rasyonel, Ne/Se/Ni/Si irrasyonel elementlerdir. Kabullenen elementi rasyonel bloklar rasyonel, kabullenen elementi irrasyonel bloklar da irrasyonel bloklardır. Rasyonellerin (şizotim/schizothyme) blokları rasyonel elementlerden, irrasyonellerin (siklotim/cyclothyme) blokları irrasyonel elementlerden köklenir, bu nedenle rasyonel ve irrasyonellerin dünyaları ve davranışları çok farklıdır.
Bloklanma
Her bir bilgi sindiriminin Model A’sı 4 bloktan oluşur. 4 çeşit bloklanma vardır: Bu bloklar 2 zıt çifte ait 4 bilgi sindiriminden oluşur.
Aristokrat ve Demokratlar
Zaman elementi duygularla (Ni ve Fe) ve sağlık elementi iş, eylem ve icraatla (Si ve Te) bloklanan tiplere aristokratlar diyeceğiz. İlki duyguların istikrarına, ikincisi de işinden zevk almaya yol açar. İşin kendisi zevkli olmalıdır ve -mümkünse- sonuçları estetik zevk vermelidir.
Demokratların duygularıysa kısa sürelidir ve sağlıklarının bir sonucudur (Si ve Fe), ancak böyle insanlar gelecekte emniyet sağlayacak eylemlere (Ni ve Te) azimli bir ısrarla yaklaşırlar.
Bir Siklotimin Dünyası
Siklotomların blokları irrasyonel elementlerle başlar, bu nedenle duygu ve eylemleri her zaman bir şeylerin (ör: tehlike ya da belli bir durumda olmanın) sonucudur. Siklotimler için nesne ve özneler iç ve dış niteliklerinin bir sonucu olarak değerlidir. Nesnenin nitelikleri öncelikli, nesneye karşı tavır ikincildir. Bir Şizotimin Dünyası Şizotimler için bunun tersi doğrudur ve blokları rasyonel elementlerle başlar. Bu tipler için iç ve dış süreçler (insanların duyguları ve eylemleri gibi) her zaman belli bir tehlike ya da emniyet hissine neden olur. Nesnelerin niteliklerini belirleyen kişiyi nesnelere bağlayan his ve ilişkileridir.
Siklotimik Bloklanmalar
Aristokratik siklotimlerde kişinin iradesiyle ilgili nitelikleri uyandırdığı belli mantıksal hislerin ve kişiye karşı tavrın nedenidir (SeTi).
Potansiyel manevi nitelikleriyse etik duygu ve tavırlarının nedenidir (NeFi).
İyi ya da kötü bir halde olmak fiziksel aktiviteye yol açar, estetik zevk ve hislerin yokluğuysa pasifize eder (SiTe).
Herhangi bir tehlike ya da gelecekte olabilecek sorunsa iç gerilime sebep olur, bu da ya duygular yoluyla serbest bırakılır ya da aksiyon için mobilize edilir (NiFe).
Demokratik siklotimlerde ise aynı kabullenen süreçler farklı üreten süreçlere bağlandığı için tersi geçerlidir. Birinin iradesiyle ilgili nitelikleri her zaman belli his ve tavırlara yol açar (SeFi), potansiyel manevi nitelikleriyse mantıksal his ve tavırlara yol açar (NeTi).
Duyulardan gelen estetik hisler iç uyartılara ve pozitif ya da negatif duygulara dönüşür: eğer duyular zevk vericiyse kişi mutludur, rahatsız ediciyse kızgındır. Duyular olmadan fiziksel aktivite için hazır konuma geçirecek iç uyartı ya da duygular yoktur (SiFe).
Gelecek için bir endişe hissi fiziksel aktiviteye yol açar: kişi ancak bu aktivitenin kendilerine ne katacağını ya da kendilerinden ne götüreceğini gördüğünde ciddi anlamda harekete geçer (NiTe).
Şizotimik Bloklanmalar
Arisokratik şizotimlerde belli aksiyonlar her zaman belli bir hal ve estetik hisse yol açar: bu hisler bir eylem ya da objektif bir sürecin sonucudur. Bu nedenle kişi hoş hisler hissetmek için belli süreçleri gerçekleştirmelidir (TeSi).
Aynı zamanda duygular, tehlike ya da emniyet hissine yol açar, bu yüzden kişiye bir emniyet hissini sağlayabilecek tek şey kendisi ve başkalarının uygun hisleridir (FeNi).
Mantıksal hisler nesnelerin nasıl değerlendirildiğini ve neye “dönüştüğünü” belirler. Nesneye karşı tavır önceliklidir, nesnenin nitelikleriyse ikincildir (TiSe).
Etik değerlerse manevi niteliklerin algılanışını belirler. Sevdikleri insanlar, pozitif hisler besledikleri insanlar, onların gözünde daha yüksek manevi nitelik ve değerlere sahiptir (FiNe).
Demokratik şizotimlerde kişilerin iş, eylem ve icraatları estetik hislere değil, geleceğe dair bir emniyet hissine yol açar (TeNi).
Duygular ve heyecan ise estetik his ve zevklere neden olur (FeSi).
Nesne ve öznelerin manevi nitelikleriyse mantıksal ilişkilere göre belirlenir. Becerileri, kişinin objektif dünyadaki mantıksal bağlantıları anlayış şekline göre, mantıksal hislerinin niteliklerine göre, ölçülür. Belki de bu bloklanmaya sahip insanların felsefi dünya görüşlerine çekilme nedeni budur (TiNe).
Kişilerin iradeleriyle alakalı ve fiziksel nitelikleri de etik hisleri ve kişilerarası ilişkilerine göre belirlenir: başkalarıyla ilişkileri stabil ve aklı başında olan insan güçlüdür, iradesiz bir ezik değildir (FiSe).
Yansımanın Objektifliği
Tüm dışadönükler dünyanın algısal başlangıcını bedenler olarak, tüm içedönüklerse alanlar olarak algılar. Yani bir dışadönük tip, fizik kurallarını ne kadar bilirse bilsin başlangıç noktası olarak materyal gerçekliği kabul eder.
SeTi nesneleri olduğu gibi "görür” ancak nesneler arasındaki ilişkileri sadece “gördüğü” nesnelerin ilişkilerini açıklayacak şekilde düşünür. Bu blok için ilişkiler, ilişkiye giren nesnelerin bir ürünüdür: bu ilişkiler dünyanın bir yansıması değil, ancak bir fikir ve izdüşümdür. İlişkiler hakkındaki çıkarımlar ancak objektif bilgiye dayandığı sürece objektiftir. Ancak tüm nesneleri algılamak mümkün olmadığı için bunların arasındaki mantıksal bağlantıları bütün olarak açıklamak da mümkün olmayacaktır.
TiSe ise tersi resmi verir: bu blok iki nesne arasındaki tüm ilişkileri görür, bu yüzden -her ne kadar nesneler en az aralarındaki ilişkiler kadar gerçek olsa da- gerçek nesneleri tamamen objektif bir şekilde kafasında canlandıramaz. Bu blok materyal bir ilişkiyi yansıtır, nesnelerse daha idealize edilmiş bir şekilde canlandırır. Bu nedenle bu bloklanmanın nesneleri her zaman gerçek nesnelerden farklıdır.
Üreten elementin nesnel ve öznel nitelikleri vardır: nesneldir çünkü objektif bilgiye dayanır, özneldir çünkü subjektif gerçeklik ve ihtimallerle kısıtlıdır.
Zıtlıklar Sürecin İtici Gücüdür
Bilgi sindiriminde kabullenen ve üreten elementleriyle kişi, gerçekliğin sadece yarısını (4 biçimi) yansıtır. Bu yüzden kişinin zihninde oluşan resim hiçbir zaman tamamen objektif değildir, kalan kısmı düşünülür ve tahmin edilir. Aynı zamanda 4 kabullenen elementin sadece 2’sinin bilinçli, düşünür ve bilgiye nereden ulaştığını gösterebilir olduğunu da göz önünde bulunduralım. Diğer ikisi daha çok tecrübe ve yetenek olarak değerlendirdiğimiz alandadır ve bu da ek olarak bizim objektifliğimizi azaltan bir etkendir. Aynı zamanda bu, insanlar olarak daha önce var olmayan bir şeyi tasavvur edebilen bir canlı olmamızın nedenidir. Nesnelliği, objektif dünyayı tamamen yansıtamaması yüzünden insanlar kendi yeni nesnelliklerini dünyaya getirirler. Nesnel olarak var olan gerçeklikle kişinin kendi nesnelliği arasındaki zıtlık sürecin itici gücüdür; insan zekasının yaratıcı becerileri ve hatalarının kaynağıdır. İnsan zihninin objektif gerçeklikten kopabilmesinin nedenidir. Eğer bundan kopmak mümkün olmasaydı, insan zihninin hiçbir yaratıcılığı olmazdı.
Bilgi Sindirimi Mekanizması ve Model A
Bilgi Sindirimi Model A’sının İnşası
BS blokları BS halkalarını oluşturur, ancak biraz daha geriye gidersek bunların da BS elementlerinden oluştuğunu görürüz. Bunun da üstüne bu halkalardan biri statik elementlerden (statik halka), diğeri de dinamik elementlerden (dinamik halka) oluşur. Statik halka dünyanın statik olgularını, dinamik halkaysa dünyanın dinamik olgularını yansıtır. Bu halkalar gerçekliğin eşzamanlı olarak var olan iki yüzünü yansıtır. Beyin asimetrisi üzerine (Robert Sperrey’in de çalışmaları dahil) yapılan çalışmalar iki halkanın farklı seribral hemisferlerde (beyin yarıküreleri) konumlandığını göstermektedir. Tümevarımcı düşünce statik halkada, tümdengelimci düşünceyse dinamik halkada yer alır. Her insanın bilincinde bu halkalardan biri daha aktif ve bilinçliyken diğeri daha pasif ve bilinçsizdir.

Bu BS halkalarında elementler iki yöne sahip olabilecek bir enerji dürtüsüyle birbirine bağlanır: + ve -. Bunlar bir elementten diğerine bilgi taşımanın iki yönüdür. Bu nedenle de yukarıdaki figürde elementler arası oklar çift yönlü gösterilmiştir.
Bilginin alınması sonucu zihinde gerçekleşen değişikliklere “enerji dürtüsü” deriz. Bilginin gelişini enerjik bir dürtü olarak değerlendirmek son derece mümkündür. Altta ise yukarıdaki modelin daha genişletilmiş versiyonunu göreceğiz. 1. modelde statik halka “+”, dinamik halka “-” şeklinde işaretlenmiştir; 2. modeldeyse tersi durum söz konusudur. BS mekanizmasının kendisi de endüktif bağlı halkalara paralel şekildedir.

İki modelde de homojen elementlerin aynalanmış olduğuna dikkat edin: Fi Fe’nin, Ne Ni’nin karşısındadır. Bu model “antisimetrik”tir. İki model de genellenmiş vaziyettedir ve her biri 8 spesifik BS modelinin başlangıç noktasıdır. Şimdi 1. modeli alalım ve inceleyelim:
Bildiğimiz üzere BS elementleri bloklanmıştır ve her biri bir kabullenen ve üreten elementten oluşur. Aynı zamanda siklotimik tiplerin kabullenen elementleri irrasyonel, şizotimik tiplerin kabullenen elementleri rasyoneldir. Buna dayanarak 1. modelden iki model çıkartabiliriz: bir siklotimin modeli olan Model 1-1 ve bir şizotimin modeli olan Model 1-2. Kabullenen elementler dışarıdan bilgi alacağı için onlara dışarıdan birer ok çekeceğiz.
Kişinin şizotomisi ve siklotimisi doğuştan gelir. Elimizdeki verilere göre siklotimlerin beyninin sağ yarıküresi statik ve sol yarıküresi dinamiktir; şizotimler içinse tersi geçerlidir.

İki modelde de kabullenen elementler homojendir, bu nedenle bir halkada dışadönükken diğer halkada içedönüktür. İki halkada da bir blok “iradeli” blok rolünde, diğer blok “etkilenen” blok rolündedir.
Dış bloklar eş elementlerden oluşur: bir blok modelin en tepesinde, diğeri en altındadır. Orta bloklar da dış blokların arasında bulunur ve eş elementlerden oluşurlar. Buna dayanarak Model 1-1'i ikiye ayırabiliriz:

Bölümün başında belirttiğimiz üzere bu spesifik BS modellerinde bir halka pasif hakla, diğeri aktif halka olarak tanımlanabilir. Tekrardan buna dayanarak Model 1-1-1'i de ikiye ayırabiliriz: biri için statik halka aktif halka olur, diğeri için dinamik halka. Pasif halkaları alta yerleştireceğiz:
Bu elde ettiğimiz BS Model A’ları bütünleyici, yani dual zihin tiplerine sahiptir. Biri dışadönük, diğeri içedönüktür. Bu şekilde bölümün başındaki genel statik ve dinamik halkalardan yola çıkarak 16 spesifik tipi elde edebiliriz. Hipotezimize göre dışadönüklerin aktif BS halkası beyinlerinin sağ yarıküresinde, içedönüklerin aktif BS halkasıysa beyinlerinin sol yarıküresindedir. Bu çoğu zaman kişilerin yüzlerindeki asimetride de gözükmektedir.
Model A katı kurallarla inşa edilmiş 4 bloktan oluşur. 16 farklı BS bloğu vardır ve bunlardan biri sadece 1 modelde birinci sıradadır. Benzer şekilde bir blok sadece bir modelde ikinci, bir modelde üçüncü ve bir modelde dördüncü sıradadır. Bu, 16 BS Model A’sının 16 BS bloğundan türediği anlamına gelir. Buradan yola çıkarak sadece bir bloğu bilerek, bloğun konumu ve fonksiyonunu da bileceğimize göre, modelin tamamını oluşturmak mümkündür. Aktif halkadaki iki blok her zaman dışadönük/içedönük ve statik/dinamik dikotomilerinde ortaktır. Aynısı pasif halka için de geçerlidir ancak dikotomiler aktif halkanın zıttıdır. 4 bloğun tamamı rasyonel/irrasyonel dikotomisini paylaşır.
Model A’daki Halkaların Etkileşimi
BS halkaları kabullenen elementlerden aldığı bilgiyle “yüklenir”. İdeali hepsinin aynı güçte yüklenmesidir. Bu senaryoda bilgi sindirimi ve enerji sindirimi arasında bir sürtünme olmayacaktır çünkü kişinin tüm bağlantıları aynı yoğunlukta “ısınacaktır”. Ancak, bu yalnız kişinin pasif halkasının başkaları tarafından en az kişinin kendi aktif halkasını yüklediği güçte yükleyebildiği mükemmel şartlarda mümkündür. Bu fikre ileride sık sık geri döneceğiz.
Model A’da halkalardan biri + diğeri - yüklüdür. Bunlar birbirinde enerjiye sebep olur mu? Şimdilik bildiğimiz tek şey şudur ki bilgiyi ilk alan (yani ilk “yüklenen”) kişinin pasif halkasıyken kişi ani bir güç ve enerji yüklenmesi hisseder. Böyle bir insan aynı anda hem aktif hem de sakindir ve başkaları tarafından örnek gösterilir.
Pasif halka belli bir program almadığındaysa işler kötüye gider. Aktif halkadan edinilen bilgi gerçekleştirilmek ister ve pasif halkayı harekete yöneltir. Kişi bundan rahatsızlık hisseder. Bu rahatsızlık bir dışadönüğün gerçek şartları önemsemeden hareket etmesine, bir içedönüğünse -yine gerçek şartları önemsemeden- hiç hareket etmemesine sebep olur. Burada kişinin gerçek şartları hiç önemsememesinin nedeni onları görmemeleri ve anlamamalarıdır.
Çiftlerin Model A’larının Etkileşimi
Çiftlerin Model A’ları için -statik ve dinamik halkalarının konumlarından dolayı- zıt modeller denilebilir.

Çiftlerden birinin aktif halkası diğerinin pasif halkasına bilinçli şekilde bilgi sağlar. Bu iki çiftin de optimal düzeyde sosyal anlamda kendilerini gerçekleştirmelerini sağlar ve canlılıklarını artırır. Böyle insanları gözlemlediğimizde birbirlerini aktive etmekten çok aktivitelerini aynı çizgide birleştirdiklerini görürüz. Bu etkileşim dışadönüğün enerjisini dengeler ve içedönüğün açıklığını yükseltir. Birinci kişinin aktif statik halkası ikinci kişinin etrafındaki nesnelerin dünyasında yolunu çizmesini sağlar; ikinci kişinin aktif dinamik halkasıysa birinci kişinin belli hislerin hangi eylem ve duygulara yol açması gerektiğini anlamasını sağlar.
Duali yokken yukarıdaki figürdeki dışadönük düşüncesizce ve kaotik davranır, ihtiyacı olan pozitif duyguları elde edemez. Bu dengesiz aktivitelere, sallantılı ruh hallerine, ne yapacaklarını ve kendilerini nasıl meşgul edeceklerini bilemedikleri “downtime”lara sebep olur. Bu nedenle dualize olmamış bir dışadönük -her ne kadar gerçekte böyle olmasa da- ilk bakışta daha aktif gözükür. Sadece dengesizlerdir ve tıpkı diğer statik tipler gibi fiziksel aktivite ve iç “duygusal” aktiviteden yoksunlardır. Aynı zamanda kendi sağlıklarını değerlendirmekte de iyi değillerdir: neyin sağlıklarını bozduğunu ve etkilediğini bilemezler. Bu yüzden özellikle sindirim sistemindeki herhangi bir fiziksel kırgınlık sık sık kronik hastalıklara dönüşür.
Yukarıdaki figürdeki içedönükse duali yokken kendi fiziksel ve zihinsel becerilerinin potansiyellerini bilemezler. Kendilerini başkalarıyla kıyaslamayı beceremezler ve kendi başarılarının tamamını başkalarının da kolaylıkla başarabileceğini düşünürler. Aynı zamanda başka insanları da nasıl değerlendireceklerini bilemezler ve etrafta amaçsızca dolaşıp bir sürü ilişki kurarlar. Dualize olmamış dinamik tiplerin fiziksel aktiviteden yoksun oldukları söylenemez ama aktiviteleri müşkülpesent ve amaçsızdır. Bu dual olmadan çözülemeyecek sürekli bir gerilim yaratır ve doğal olarak -özellikle kalp ve böbrekle ilgili- kronik rahatsızlıklara sebep olur. İleride farklı BS tipleri için yaygın görülen kronik rahatsızlıklar ve BS modelindeki farklı elementlerin konumları hakkında da konuşacağız.
Aktivatörlerin Model A’larının Etkileşimi
Her bir BS tipi, aşağıda da gösterildiği üzere, başka bir BS tipiyle aktivasyon ilişkisi (relation of activation) içerisindedir:

Aktivatör ve dual tiplerin BS’lerine bakarsak ana farkın aynı halkaların enerji dürtüleri olduğunu görürüz. Dual’in dinamik halkası + iken aktivatörün dinamik halkası -’dir. Bunun bize verdiği fark gerçek bir aktivasyondur ve tüm gözlemler bunu desteklemektedir. Aktivasyonun etkileri çoğu zaman birbirini tanımayan iki insanın ilk etkileşiminde gözükmektedir. Ancak görünen odur ki bu ilişkide kişiler birbirinin pasif halkasına enerji yüklediği kadar bilgi yüklememektedir.
16 BS Model A’sı
Aşağıda tüm BS modellerini göstereceğiz. Modeller statik halkalarının konumuna göre sınıflandırılmıştır çünkü bu, modelin sosyal bilgi sindirim/süreç halkası (rings of social IM/progress) içerisindeki konumunu belirler. Bu halkalar 4 BS tipinden oluşan sosyal denetim (social supervision) halkalarını oluşturur. Toplumsal anlamda yeni tecrübelerin, yani topluma yeni kazandırılan bilginin akışı sosyal süreç (social progress) halkalarında tek yönlü olarak gerçekleşir.
Aşağıda denetleyen ve denetlenen (supervisor->supervisee) modeller sırayla gösterilmiştir. Aynı zamanda dualler de dışadönük üstte, içedönük altta olacak şekilde dizilmiştir. Her model çiftin sıralamadaki sırası ve statik/dinamik ikilemine göre S ve D harfleriyle gösterilmiştir.




Sosyon
Şimdi sosyal süreç halkalarını daha detaylı bir şekilde göstereceğiz. Aşağıda hem sosyal süreç halkaları hem denetleme ilişkileri hem de sosyal talep/fayda (request/benefit) ilişkilerini göreceğiz.
Dual çiftleri komşu olacak şekilde konumlanmıştır. Düz oklar denetleme (denetleyen-denetlenen), kesik oklar fayda (faydalanılan->faydalanan) ilişkilerini belirtmektedir.
Denetleme ilişkileri denetlenen için rahatsızlık vericidir ve tehlikeli görülen denetleyiciden uzaklaşmak isterler. Bu ilişki denetleyen için de rahatsızlık vericidir ancak bunun nedeni büyük oranda denetlenenin alınganlığıdır.

Denetleme ilişkileri dual çiftlerinin birbirinden uzaklaşmasına, hatta kaçmasına sebep olur; bu da sosyal faydanın faydalanandan faydalanana akması için uygun koşulları oluşturur. Bu mesafe korunamadığında denetleyenlerin olmadığı bir ortamda faydalanan ve faydalanılanların BS mekanizmaları bir şekilde birbirini çekmeye başlar. Sosyal talebin tatmini imkansızlaşır ve dual çiftinin (özellikle kişinin kendisinin) sağlıklı işleyişi de imkansızlaşmaya başlar. Bu muhtemelen Model A’larının yapısal karakteristikleriyle açıklanabilir. Örneğin faydalanılanın faydalananı çekme ve bilgi işleyebilme yeteneği belki de en iyi şekilde faydalanılanın aktif halkasının faydalananın dualinin aktif halkasına çok benzer (sadece bir adım “önde”) olmasıyla açıklanabilir.
Sosyal sürecin her bir halkası iki sosyal denetim halkasına ayrılabilir. Böylece her tipi tek bir elementle ifade edebilir ve sosyal denetim halkalarının Model A mekanizmasının yapısını tekrar ettiğini görebiliriz. Temel olarak aktif halkanın işareti (yani enerji dürtüsünün yönü) belliyse ikinci elementi belirtmeye gerek olmaz.


Bu figürlerle aynı zamanda zıt/süper-ego ilişkilerini (polar/super-ego relations) de gözlemleyebiliriz (+Ne ve +Se, +Fe ve +Te...vb.)
Soran-Bildiren
Tiplerin yarısını soran (asking), yarısını bildiren (declaring) tipler olarak tanımlarız. Soran tipler soru soran bir tonlamayla konuşurken bildiren tipler sürekli bir şeyler ilan eder, başkalarını bir konuda bilgilendirir. Her dual çiftinde bir tip soran, diğer tip bildirendir. Pozitif sosyal halkanın dışadönük tipleri ve negatif sosyal halkanın içedönük tipleri soran; pozitif sosyal halkanın içedönük tipleri ve negatif sosyal halkanın dışadönük tipleri bildiren tiplerdir. Bu ikilemin Model A BS üzerinden açıklamasını henüz yapamamaktayız.
İletişimde çoğu zaman soranlar diğer soranları, bildirenler de diğer bildirenleri yorar ve rahatsız eder.

Birincil ve İkincil Sinyal Sistemleri
Kişi dış dünyaya iç ve dış uyartılarla kendisine dair bilgi sağlar. Tüm safhalar tüm fiziksel hareketlerde mevcuttur: kas uyartısı, gerilmesi ve gevşemesi. Bunların hepsi organizmanın durumu ve tepkileri, ayrıca onunla ya da onun içinde yaşanan süreçler hakkında dolu dolu akan bir bilgi nehri gibidir. Daha önce gördüğümüz üzere enerji sindiriminin iç mekanizmasının iki safhası bir bilgi sindirim halkasına denk düşer, diğer iki safhası ise diğer BS halkasına.
Sadece pasif halka birincil sinyal sistemi yoluyla direkt, değişmeyen, üstüne düşünülmeyen bilgi sağlar. Pasif halkanın sinyalleri bilinçsizdir ve bedende olan şeyleri direkt olarak yansıtır. Pasif halka tamamen bilinçli tepkiler sunmaz, dolayısıyla tamamen bilinçli bilgi de sunmaz.
Bizim bakış açımıza göre “bilinçli” bilgi eldeki pratik ve somut durumdan ayrılabilen görsel bilgidir: yani kişinin sadece tekrar eden anlık durumlarda başkalarına iletmek ya da üzerine düşünmek üzere hatırlayabileceği bilgidir. Algılanan ve hatırlanan bir bilgi ancak kişi tarafından ikincil sinyal sistemine taşınabildiği sürece bilinçli sayılabilir.
Pasif halkanın “uygun şekilde” hareket etmek için çoğu zaman yapabildiği şey en fazla hayati fonksiyonları fazla dikkat çekmeden yerine getirmek için başkalarını taklit etmektir (ör: ezbere yöntemler kullanmak). Bu yüzden pasif halka dual tarafından programlandığında sözler dualin bilgi işleyebilme yeteneği, mimikleri, ses tonu, özgüvenli tavrı ve ihtiyaç duyduğu “işaretler” kadar önemli değildir. Bazen soran, bazen de olumlayan bir ses tonu gereklidir; yanlış tonlama yanlış tedavi gibidir, rahatsız edicidir.
Aktif halka bilgiyi kavrar, birincilden ikincil sinyal sistemine taşır ve toplumun geri kalanıyla paylaşır. Bu çıkan bilgi kontrol altındadır. Nadir patolojik vakalar hariç insanlar sadece söylemek ve göstermek istediklerini söyler ve gösterirler (elbette, hiç şüphe olmaksızın, kişiliğin farklı seviyelerde nevrotikleşmesi sonucu oluşan kısmi çöküntüler de mümkündür.
Pasif halka aldığı bilgiyi tecrübe, yetenek ve bedensel beceriler gibi “bilinçsiz” denilecek şekilde kaydeder.
Aktif halka ise ayrıştırılmış imgeler ya da ihtiyaç olduğunda kolaylıkla ikincil sinyal sistemine taşınabilecek, zihinde kolaylıkla tekrardan canlandırılabilecek soyut bilgiler halinde kaydeder. Aktif halka enerji sindiriminin bilinçli şekilde farkında olduğu ve pasif halka farkında olmadığı için ilk durum (Jung’un yazdığı gibi) kişinin kendi yaptıklarını, ikinci durumsa kişiye olanı açıklar.
Gerçekliğin Yansıtılması ve “Tekrar Yansıtılması”
Bilgi kullanımı anlamından aktif halka kişinin objektif dünyayla bağlantı kurmasını sağlar. Aynı zamanda bu bilgiyi başkalarına da sağlamaya yarar. Bu yüzden aktif halka kendi ihtiyaçları için gerçekliği yansıttığı zaman birincil (direkt) bilgi dediğimiz bilgiyi alır. Gerçekliği ikincil sinyal sistemiyle birlikte tekrardan yansıttığındaysa toplumun diğer üyelerine ikincil (indirekt) bilgi dediğimiz bilgiyi sağlar. İkincil bilgi kendi içinde öğretilen ikincil bilgi ve yardımcı ikincil bilgi olarak ikiye ayrılır.
Dört Bilgi Türü
Sosyon içerisindeki kişiler arasındaki bilgi alışverişi genelde dört şekilde gerçekleşir:
Aktif halka birinin aktif halkasına yardımcı ikincil bilgi sağlar (birincil + ikincil sinyal sistemi). Bu bilgi sadece kişinin kendi tecrübelerince onaylandıktan sonra kullanılır.
Aktif halka birinin pasif halkasına öğretilen ikincil bilgi sağlar (birincil + ikincil sinyal sistemi). Bu bilgi kişinin tecrübesi yerine kullanılır.
Pasif halka birinin aktif halkasına alıcının bilinçli olarak farkında olduğu birincil bilgi sağlar (birincil sinyal sistemi)
Pasif halka birinin pasif halkasına alıcının bilinçli olarak farkında olmadığı birincil bilgi sağlar (birincil sinyal sistemi)
Görünen o ki aktif halka hem direkt hem de indirekt bilgiyle beslenir. Bilgisinin ana kaynağı direkt bilgidir, indirekt bilgiyse yardımcı roldedir ve her zaman kişinin tecrübesi tarafından doğrulanır. Ancak bu sadece başkalarının aktif halkasından gelen bilgi için geçerlidir: başkalarının pasif halkasından gelen bilgiye indirekt diyemeyiz çünkü bilinçsizce verilir ve belli bir hedefi yoktur.
Pasif halkanın sahibi hakkında direkt bilgi verir. Pasif halka için de hem direkt hem indirekt bilgiyle beslenir diyebiliriz. Ancak bu durumda kişinin hayatı ve işleyişi için önemli olan bilgi başkalarının aktif halkasından gelen indirekt – yani öğretilen- bilgidir. Pasif halkalar özdeş aktif halkaları (dualin aktif halkasını) taklit eder.
Kişinin toplumdaki işleyişi iki faktöre dayalıdır:
1) Gerçeklikle kurulan direkt bağ. Gerçeklikten yeteri kadar direkt sinyal alabilme ve başka birine de bu bilginin kaynağı olabilme becerisi. Örneğin, mimiklerle (birincil sinyal sistemi) olmuyorsa sözler (2. SS) ve jestlerle (1. SS), “bakışın sertliğiyle” (3. SS) ya da “enerji vuruşuyla” (4. SS).
2) Gerçeklikle toplum vasıtasıyla kurulan indirekt bağ. Toplumdan yeteri kadar indirekt sinyal alıp başkalarına da bu bilginin kaynağı olabilme becer
Last updated