Igor Weisband – Aushra Augusta Tip Profilleri
(Socionics Üzerine Çalışma Materyalleri – Igor Weisband) (Çeviren: Kaan Pullu)
NOT: Igor Weisband'ın bu çevrilmiş metni 1985'te yayınlanmış ve Wikisocion'a İngilizce çevirisiyle eklenmiş olmakla birlikte daha sonrasında başka yayınlarda güncellenmiş olarak da mevcuttur. Gelecek zaman içerisinde güncellenmiş halinin çevirisini de eklemek öncelikli planlarımız arasındadır. ~ Kaan Pullu
Önsöz
Igor Weisband 1951 yılında Tallinn, Estonya’da dünyaya gelmiş ve Socionics’in erken döneminde katkılarda bulunmuş bir sosyonisttir. Küçük yaşta Kiev’e taşınmış ve bilgisayar mühendisliği okumuş, programcılığa başlamıştır. 1980’lerde Socionics’e ciddi katkılarda bulunmuş, 1992’de ise Almanya’ya taşınmış ve kısa bir süre sonra Socionics ile ilgili yayınlar yapmayı bırakmıştır. Aushra Augusta 16 tipten yalnızca 7’sinin açıklamalarını yazmıştı, ancak Igor Weisband birçok sosyonist ile temasa geçerek ve Aushra’nın çalışmalarını toplayıp elde ettiği kaynakları Model A’yla alakalı olacak şekilde süzgeçten geçirmiş ve Socionics’in tüm tipleri içeren ilk tip profillerini yazmıştır. Dolayısıyla profillerdeki bilgilerin tamamı Aushra Augusta’nın çalışmalarına aittir ve makale, onun çalışmalarının bir derlemesidir. Weisband, çalışmalarını ilk olarak 1985’te Socionics Üzerine Çalışma Materyalleri adı altında yayınlamıştır. Bu çeviri makaledeki tip profillerini içermektedir. Kaynak olarak Wikisocion ve makalenin aslı kullanılmıştır. İyi okumalar dilerim.
Kaan Pullu
ILE – ENTp (Don Kişot) - (Mucit)
Don Kişot - dünyanın en meşhur edebi eserinin kahramanı (Don Kişot - Miguel Cervantes)
Damdaki güvercini eldeki serçeye tercih eder. Yeni fırsat ve olasılıklar bulmakta bir dahidir. Tamamladığı şeyler onun için her zaman ufuktaki yeni, dayanılmaz, bitmez tükenmez perspektiflerden daha değersizdir. Bu tipten bilim insanları araştırmalarının sonuçlarını yayınlamakta oyalanır: en büyük keşiflerin hala daha onları beklediğini düşünürler. O gelecekte yaşar: bu sırada fark edilmemek onun gözünü korkutmaz. Karlı olanı değil ilgi çekici olanı yapar.
Reşarj. Duygusal anlamda şevk ve coşku hissetmelidir, bu yüzden devamlı olarak duyusal ve duygusal “reşarj”a ihtiyaç duyar. Bu ihtiyacını kendi başına karşılayamaz, bu yüzden etrafındakilere fazlasıyla bel bağlar. Kimse onu izlenimler ve pozitif duygularla beslemezse (kimse bu işi duali “arabulucu” -SEI- kadar iyi yapamaz) hayatı hakkında karamsarlaşır, çalışma becerisini ve hayattan aldığı zevki kaybeder. Dualinin yokluğunda bu boşluğu doldurmak için bir sürü arkadaşa karışır, sosyal projelerde aktifleşir, kulüpler ve bilim okulları açar (bu tipin bir örneği olan Sigmund Freud bu olayı açıklamak için “yüceltme” -sublimation- konseptini ortaya atmıştır).
Bir lider. İyi bir örgütçüdür çünkü insanlarda ve durumlarda muhtemel potansiyelleri belirtir. Güç sahibi olacaksa bunun için bir gerekçeye ihtiyacı vardır: neden onun güç sahibi olması gerekiyor (ör: başka kimsenin başa çıkamayacağı kritik bir durum, yukarıdan gelen bir görevlendirme...). Gücü aldığında altındakilerin ihtiyaçlarını analiz eder, onlara her imkanı sağlamaya çalışır ve ancak bunlardan sonra onlardan gerekli taleplerde bulunur.
Bir hizmetçi. Başkalarının yarattığı duygusal ambiyansa olan bağımlılığı ufak ve rutin şeylere aşırı bir uyumluluk etkisine yol açar. Bu şekilde böyle zevksiz işlerden kendini özgür kılar ve en sevdiği aktivitesine: varlık ve olayların özünü anlamaya geçer. İnsanları “biz ve onlar” gibi ayırmaz, herkese eşit derecede kibar olmaya çalışır.
Tekdüze hisler. Herkesin özünde kibar olduğuna ve başkalarını sevdiğine inanır. Bu yüzden duygularını gösterme konusunda bir inisiyatif alması gereken durumlarda oldukça komik gözükür: bu onu olayı değildir.
Tehlike. Kritik durumlar da onu tıpkı başkalarının iyi duyguları gibi canlandırır. Etrafındaki duygular ve panik arttıkça o da daha aktif ve kendinden emin hale gelir. Gözünü korkutmak imkansızdır: denemekse tam tersi bir sonuç doğurur. Kritik durumlarda seve seve sorumluluk alır ancak barışçıl ve sessiz koşullarda sorumluluk sahibi bir pozisyonu işgal etme hakkından şüphe duyar, rekabete sinir olur ve ayrılır.
İletişim özgürlüğü. İletişimde samimiyeti sever ancak bunun için inisiyatif göstermez, karşısındakinden bekler.
SEI – ISFp (Dumas) - (Arabulucu)
Alexandre Dumas - Fransız yazar
Dostanedir, her zaman iyimser ve keyfi yerinde gözükür. İradesini başkaları üzerine dayatmaz, gerçek hislerini gizler. Hep sıcak, ilgili ve güleçtir. İyilik rica etmeyi ya da istemeyi sevmez ve ihtiyaçlarını kendi çabalarıyla gidermek için uğraşır.
Hayatın her yönüne değer verir, doğa ve sanatı güzelce deneyimler. Bir kere tecrübe edilen duyguları hatırlama ve tekrardan yaratma yeteneğine sahiptir. Ayvazovsky deniz manzaralarını koyu kırmızı duvarları ve denizin tersi yöne bakan bir odada resmetmişti. Hazzı sever ve üretmesini bilir: sevdalı bir sanatçıdır.
Dikkatli ve düşünceli. Başkalarının rahatını bozmamaya çalışır. Çabuk ve bilinçli kontrol edilen duygusal tepkileri başkalarının duygularını denemeye ve değiştirmeye çalışır. Bunun sonucu bolca şakadır: eğer uygunsuz olurlarsa anında geri alırlar. Sürekli olarak bir duygusal yaratıcılık sürecinde, partnerini harekete geçirmenin en etkili yollarını aramaktadır. Olağanüstü bir coşkuyla arkadaşlarının ve akrabalarının ruh halini manipüle eder.
Arabulucu. Münakaşayı, “hayır” demeyi, istenmeyen tanışıklıkları bozmayı sevmez: bu yüzden yapışkan insanlardan kaçınır. Belli şartlarda kendisi de münakaşa yapmayıp, kapıyı çarpıp gidecek bir partnere ihtiyaç duyar. Bu tam duali Don Kişot’un davranış şeklidir. Büyük Fransız roman yazarı Alexandre Dumas’ın da o kadar metresi arasından kendisini diğer metreslerinden daha fazla özgürlük tanıdığı için Ida Ferrier’i seçmesi de kayda değerdir.
Kimin neye ihtiyacı var? İnsanların ihtiyaçlarına ve onları neyin motive ettiğine dikkat çeker, herkesin aklını çelmek ve kendi tarafına çekmekten zevk alır. Ama –insanlar, fikirler ve girişimlerin potansiyellerini sezme yeteneğine sahip olacağı için- kimi ikna etmesi gerektiği konusunda dualine ihtiyaç duyar.
Kendisine ihtiyaç yokken insanlara kendi varlığını fark ettirmeyi sevmez. Çok ileri birisi olarak öne çıkmaya ya da çok geride kalmaya çalışmaz. Yarışmayı sevmez, sadece “toprağı” için inisiyatif gösterir. Ailesinde inisiyatif ve sorumluluğun partnerinde olmasını ister, her şeyi çekip çeviren kendisi olsa bile. İlginç bir bilgi: Alexandre Dumas “Üç Silahşörler”, “Monte Kristo Kontu” ve daha birçok kitabını yazmaya başlamadan önce gizli ortak yazarı Max taslaklarını yazmıştı.
“Cılız buzağıya iki inek bakarmış”. Keyifsiz hissettiğinde bir yerde saklanıp iyileşmeye mecburdur. Bozulmuş ruh hali onun elinden insanları manipüle etme becerisini alır, bu olmadan da iletişim ona anlamsız gelir.
ESE – ESFj (Hugo) - (Ehlikeyif)
Victor Hugo - meşhur Fransız yazar
Ateşli. Güçlü duyguları geniş bir spektruma yayılır. Gençliğinden itibaren tüm yaşamı boyunca vizyonuna sadık kalma becerisine sahiptir (ör: Henry Schliemann Truva şehrini kazıyla çıkarmaya çocukluğunda karar vermişti: hayalini gerçekleştirmek için sefaletine rağmen bir eğitim alması ve zengin olması gerekiyordu). Bir zevk kaynağı olarak sanatın hayranıdır. Kendi ruh halini kendi yaratır ve bunu başkalarına da bulaşıcı yapmasını bilir. Duygusal anlamda hoş, kibar, merhametlidir.
Yorulmak nedir bilmez. Her zaman aktiftir, sürekli insan içine karışır, birinden diğerine koşar. Bir görevden diğerine kolaylıkla geçebilir. Özveriyle çalışır. Bir işi diğerine tercih etmez, ilginç olsa da olmasa da hepsi başarıyla tamamlanmalıdır. Bu tartışılacak ya da analizi yapılacak bir şey değildir: sadece işin tamamlanması gerekmektedir. Tüm uğraşlarında hiç zorlanmadan başarılı oluyor gibi oldukça kendinden emin ve memnun gözükür. Yine de kendisi bu şekilde bakmayabilir, bu yüzden yaptıkları hakkında içten iltifatlardan fazlasıyla memnun olur.
Benim evim senin evin. Hugo keyifli bir muhatap ve çok özenli bir dinleyicidir. Herkes için doğru anahtarı seçebilir. Başkalarını mutlu etmekten kendisi zevk alır. Sofra muhabbetinde her türlü neşeyle keyif yapar. Düşünceli dikkatinin tamamı misafirindedir. Başkalarını anlama, hayranlık duyma, yaptıklarını onaylama ve merhamet gösterme becerisi vardır. İnsanlara güvenir, imrenmekten uzaktır ve başkalarının başarılarından keyif alır. İnsanların eksiklerini tam isabet bulur ve karşısındakine hakaret etme niyeti olmadan onlarla dalga geçer.
Gelenekselci. Yeni çözümleri aramaz ve sevmez; daha eski, zaman içinde kendini kanıtlamış yöntemleri tercih eder. En çarpışık sorunları çözmek için yalnız çalışması zorunludur, etrafında biri varsa dikkati dağılır. Başkalarıyla birlikte çalışırken sanki gerçekten ne yaptığını saklarmışçasına bir sürü gereksiz hareket yapar. Bu yönden emredici bir ses tonuna dayanamayan duali “analist”i (LII) çeker. İnsanlar sözüne güvenip söylediğini ispat etmesini istemediğinde buna bayılır. Saldırgan değildir ama kendisini çok aktif olarak korur. Üstlerinin bile kendisini rencide etmesine müsaade etmez.
Düzene bağlı. Giyinip kuşanmayı, dış görünüşüne dikkat etmeyi sever. Dış görünüşünden tut garajı ve en küçük odasına en ufak düzensizliği ya da belirsizliği hoş göremez. Başkalarının zevkine adapte olmak istemez. Dış görünüşüne gelen iltifatlar beyhudedir: kendisinin nasıl gözüktüğünü başkalarından daha iyi bildiğine inanır. Partnerinin sadece ruhsal değil, aynı zamanda fiziksel niteliklerine de dikkat eder.
İlişkiler onun hayatıdır. Çevresindeki insanlar çoğu zaman onun görüşlerine saygı duyar ama çok uzun iletişim kurmak istemezler: duygusal yüküne direnmek kolay değildir. Aynı nedenden dolayı çok fazla yakın arkadaşı da yoktur. Hedeflerine kendi çalışkanlığıyla erişir ve başkalarından medet ummaz. Hayatında en değer verdiği şey ailesidir. Sevgi ve diploma arasında bir tercih yapması gerekse her zaman ilkini seçer: bilimi rahatına düşkünlük, uğraş olarak; sevgiyi ise bir öncelik olarak görür.
LII – INTj (Robespierre) - (Analist)
Maximillian Robespierre - Fransız Devrimi’nin lideri (1789-1794)
“Düşünüyorum öyleyse varım”. Gelişmiş bir mantık kabiliyeti ve güçlü bir analiz yeteneği vardır. Bir şeyin özüne nasıl ineceğini, onun iç yapısını nasıl ortaya çıkaracağını bilir. Bu tipin bir örneği, Carl Gustav Jung, Socionics’te kullanılan fonksiyonel tipolojinin altında yatan temelleri oluşturmuştu. Başkanlığı döneminde ABD’nin topraklarını neredeyse iki katına çıkartan Thomas Jefferson “Tanrı beni sessizce çalışmam için yaratmış, ruhumun tüm vecdini buna adamış” demişti. Hayatındaki her durumu mantıksal bir bakış açısıyla değerlendirir.
“Adalet benim işim”. Bu bir devrimcinin ya da politik komplocunun tipidir. Bir çatışma durumunda genelde suçluyu cezalandırmak için bir komite kurar. Bu dünyada her şeyin mantıksal ve buna bağlı olarak adil olması gerektiğine inanır. Mağduru savunurken kendi çıkar ve emniyetini ihmal etme yeteneğine sahiptir. Kendisine çok yüksek şartlar belirler. Başka biri ona bakmazsa kendini kolaylıkla açlığa sürükleyebilir. Garibaldi, Robespierre, Dzierzhynsi, Jefferson... Hepsi kendilerini bir fikre adamış devrimcilerdi.
Sofu. Son derece uzlaşılmaz gözükür, çoğu zaman delici kendi filozof kafasından delici bakışlarla insanlara tepeden bakar. Kendini sertleştirir: soğuğa, açlığa, kayba ve başkalarının kınamalarına karşı kendini hazırlar. Partnerine isteğiyle teslim olduğu tek alan giyim, zevk ve rutin ev işleridir. Bu konularda sorumluluk sahibi olma ihtiyacı onu sinirlendirir. Çoğu zaman giydiklerinin kalitesinin farkına bile varmaz. Duali “ehlikeyif” (ESE) sanki bunun farkındaymış gibi ona emir vermektense şikayet ederek ve bir sürü gereksiz hareket yaparak onu çalışmaya dahil eder: anca bunlardan sonra “analist” (LII) dahil olur ve iş çabucak, mantıklı ve doğruca yapılır. Kendisi fazla inisiyatif göstermez, münzevi ve sessizdir.
Biraz hassas ve kaprisli. Birisi onun sessizliği ve hayatının ölçülü tarzını bozan her şeyden rahatsız olduğunu öğrenecek olursa adaleti savunmadaki fedakarlığı akıllara durgunluk verecek boyutlara gelir. Sağlıklı yaşamaya çok dikkat eder. Rene Descartes sağlık için “gerçeğin ardından insani yüklerin en önemlisi” derdi. Gençliğinde arkadaşları, kumar ve içkiyle dolu eğlenceli bir yaşam tarzına çekilir; sonrasında ise bunların hepsinin asıl ihtiyacı olan şey olmadığına karar verir. Fazla hırslı değildir ama, bir tür adalet hissi yüzünden, başkalarının kariyerinde onu geçmesine dayanamaz. Saygı duymadığı bir patrona boyun eğmesi gerektiğinde kendini özellikle zor durumlarda bulur.
“Kendini iyi korumuş mutlu bir hayat yaşadı”. Çok ağzı sıkıdır, davetsiz misafirleri sevmez. Azar yedi mi keskin tepkiler verir ama bazen rahatsızlığını yapay bir gülümsemenin ardına saklar.
SLE – ESTp (Zhukov) - (Lejyoner)
Georgy Zhukov - SSCB mareşali, 2. Dünya Savaşı sırasında meşhur bir komutan
Sonuç. Onu ilgilendiren tek şey budur. Sonucu elde etmek için yapması gereken her şeyi kazanılmış bir hak olarak görür. Güçlü iradeli ve kararlı biridir. “Yıldızlar gece parlıyorsa birisi öyle istediğindendir”. Dış görünüşüyle gösterişçilikten uzak olduğunu belli eder: başkaları üzerinde yaratacağı izlenimi önemsemez. Sergey Korolyov, SSCB uzay teknolojisinin üst aklı, “Anlamadım, lütfen tekrar söyleyin” derdi: Sovyet üst kademe yöneticilerinden çok azında bunu Lavrenti Beria’ya (SSCB gizli polis şefi) soracak cesaret vardı. “Lejyoner”in (SLE) yaptığı her şey coşkuyla ve tutkuyla yapılır ve sonuca ulaşmak zorundadır. Ne pahasına olursa olsun zirveye çıkması gereken yabani bir mücadelecinin kişiliğine sahiptir. “İnsan zorluklardan nasıl kaçınacağını değil, onları nasıl yeneceğini öğrenmelidir!” mottosudur.
Kararlı ve sert karakter. “Sert ama adil” ifadesi böyle insanlar için basmakalıp bir sözdür. Mareşal Zhukov sert biriydi, sadece o Stalin’e “Eğer ana karargah başkanının sadece zırvalamayı becerebildiğini düşünüyorsanız onun orada olmasına gerek yoktur: sizden beni ana karargah başkanlığı rütbemden almanızı ve cepheye yollamanızı istiyorum” diyebilirdi. Başkalarını yönetme hakkı üzerine bir an bile tereddüt etmez. Sorunlar hakkında mevkidaşlarıyla tartışmayı sevse bile son sözü kendine saklar. Bunu çoğu zaman amacı için olan derin tutkusu ve aynı coşkuyu başkalarına da aşılama becerisiyle telafi eder.
İyi bir taktisyen. Mevcut durum ve güç dağılımını çabukça anlar, karar verir ve harekete geçer. Siyasi manevralar yapmayı bilse de çizgisini asla unutmaz. Güçlü bir mantığı vardır ancak bu belirli bir mantıktır ve bu yüzden taraflıdır: amacı felsefi kurgular değil, çözüme kısayollar bulmak için yaratıcı bir arayıştır. Onun için hedefindense mantığından ödün vermek daha kolaydır.
Hissiz. Korku, nefret ve benzeri olumsuz hislere nadiren teslim olur, nadiren şaşırır ve nadiren imrenir. Durum tehlikelileştikçe azmi ve öz disiplini artar.
Hisleri hakkında konuşmaz, bu hiç onluk değildir. Olur da yanlışlıkla ağzından böyle bir söz kaçarsa kendi kendine ihanet etmiş hisseder. Duygusal aşktan korkar ve bunu hak edilmeyen bir lüks olarak görür. Başka hislere karşı da endişelidir. Başkalarını da kendisi gibi görür: arzulanabileceğinden şüphesi yoktur ama nadiren aynı zamanda sevilebileceğini düşünür. Partnerinin duygusal desteğine ihtiyaç duyar ve duygularını ona teslim eder. Ancak pratik eylemlerinde asla uyum sağlamaz: sadece emir verir.
IEI – INFp (Yesenin) - (Söz Yazarı)
Sergei Yesenin - Rus şair
Biraz idealist bir romantik. Aksiyondan çok hayal kurmaya meyilli birisidir. Bireyselcidir. Mevcut anı çok önemsemez: “belki bir gün inşa edilecek parlak şehirler”in muhteşem perspektifleri onu daha fazla heyecanlandırır. Duygusallığı yeterince yüksektir: bir başkasının hislerini gayet iyi anlar ve kendisininkileri de saklamaz. Ancak duygusallığı her zaman yaratacağı etkiyi gözlemlemek uğruna biraz baskı altındadır. Duygularını başkalarının sabrını tüketeceği zaman değil, kendisi gerekli gördüğünde yansıtır. Duygularını ele alış şekli çok yaratıcıdır: örneğin öfkeyi etik, dizginlemeyi etik değil kabul edebilir.
Kolayca kara sevdaya düşer. Onun için birini başkalarından ayıran şey şiddetliliği, dürtüleri, anlayışlılığıdır; tabii doğal olarak eğer bu güç kendisini onun duygularının etkisine bırakırsa. İnsanlara karşı çok hoşgörülüdür, onları anlar ve zayıflıklarını bağışlamak ister.
Tutankhamun'un gülümsemesi. Ekstrem durumlarda duruma karşı tutumunu gösterebilme ve gülünç taraflarını ortaya çıkarabilme onun savunma hattıdır. Bu yüzden iyi bir mizah anlayışı ve kritik anlarda beliren çok karakteristik, şeffaf bir gülümsemesi vardır. Gülümsemesi sıcak, ısıtıcı ve heyecan vericidir. Ancak bu gülümseme çoğu zaman iç kaygıların bir sonucudur: bu gülümsemenin amacı partnerinin mücadele ruhunu canlandırmak, ona coşku vermektir.
Zarif. Dengeli ve dürüst görünür. Fal taşı gibi açık gözlerini neredeyse hiç kısmaz. Tipik olarak yay gibi kaşlarını da indirmeye pek meyilli değildir. Zarafet onun için sıradan bir şeydir, gezmelerle ya da özel günlerle kısıtlı değildir. Onu estetik olmayan bir pozda görmesi nadirdir, ses tonu da incelikli ve hatta ritmiktir. Bu söylediklerimizin ışığında iki şey harikadır: başkalarının zarafetini fazla umursamaz (duali “lejyoner” (SLE) empatik anlamda duygularını gizler) ve yaşam alanında kaos hakimdir, evine giren eşyalar ve insanlar kendi yerlerini kendi başlarına ya da “söz yazarı” (IEI) dışında birinden yardım alarak bulmalıdır.
İnsanların duygusal doğallığı uğruna bir mücadeleci. Kendisini arkadaş ve akrabalarının ruh hali ve hayati gerginliğinden sorumlu hisseder. Onları güldürmek ve silkelemek için hoş mizah anlayışını kullanır. Bir davette ne giydiklerini değil, her birinin ne hissettiğine dikkat etmek için misafirleri inceler; bu tam olarak başkalarıyla bağ kurabilmek için yapması gerekendir. Genel olarak topluma uyum getirmenin hayalini kurar. Tarih onun için sanat tarihidir. Şiir, sanat, hatta tatlı süs eşyaları şeklinde gördüğü güzellik için çabalar. Kendisi saflık için uğraşır. Sanatçılarla, şairlerle, bohemlerle ve genel olarak egzotik insanlarla konuşmaya bayılır.
EIE – ENFj (Hamlet) - (Oyuncu)
Danimarka Prensi Hamlet - William Shakespeare’in trajedisinin kahramanı
Olmak ya da olmamak. Küresel sorunlara odaklı ciddi bir insan. Dünyayı dramatik, hatta trajik renklerde görür. Her türlü tehlikeyi bekler. Beethoven'ın dört notası, kaderin melodisi [Çevirmenin Notu: 5. Senfoninin başlangıcı], onun hayatının melodisi gibidir. Kişisel problemleri alır ve onlara küresel ölçekte hitap eder. Bu sırada insanlığa da bir şeyler geri vermeye çalışır.
Romantik. Daimi şüphe ve sallantılara meyillidir. Bazen etrafındakilere asabi, kolayca heyecanlanacak biri gibi görünür. Örneğin en ufak gereksiz hareket onu soğutur, çünkü dünya zaten ona fazla dinamik gelir. İnisiyatif almayı sevmez. Hislere soğuk analizlerden daha fazla değer verir.
Stratejist. Çabalarını nasıl zamanlayacağını bilir. Önden dikkatlice çalışıp her şey için hazırlık yapınca bir durumun içine cesurca girer. Harekete geçmek için doğru zamanı kollar, olayların beklenmedik yönde gelişmesine karşın düzenlemeler yapar, herhangi bir sorun karşısında önceden öngörüp plan yapar ve bunlardan sonra risk alıp özgüvenle harekete geçer. İşini hafife almaz, başladığı işi bitirme sorumluluğu hisseder. Zafer için her pahasına çabalar: onun için yenilgi, orta yolda buluşmaktan daha kolaydır. Acil durumlarda lüzumsuz tedbirliliği iz bırakmadan kaybolur.
İyi kötüye karşı. Kötü kabul ettiği şeyleri asla yapmaz ve başkalarında da kötülüğe toleransı yoktur. Yine de etik teorisi kendi prensiplerine dayanır: gelenekler ve otoriteye değil. Bazen iyi-kötü problemleri hakkındaki görüşleri oldukça orijinaldir. Herhangi bir durumda onlar adına harekete geçer ve onları ısrarla korur.
İnsanlara karşı özenli. Hatta bazen etkileyici ve talepkar olabilir, insanların duygularını paylaşır, onları zor zamanlardan kurtarmaya çalışır. Hayata bakışındaki tavrı neşeli olmadığı için onunla geçinmek kolay değildir. Daha çok iyi bir aile babası/annesidir. Partnerine olan hislerini maddi bakımdan çok dramatik hikayeler ve potansiyel tehlikelerle ilgili uyarılarla gösterir. Bunlardan ikincisi gelecekte olacakları kestirmekte pek becerikli olmayan duali “müfettiş” (LSI) için oldukça önemlidir. Onu gece geç saatte ararsanız “Seni uyandırdım mı?” dediğinizde neşeyle “Evet uyandırdın!” diyecektir (kendisi de empati kurabilen “Hümanist” (EII) yine de sizi utandıracak bir ses tonuyla “Hayır uyandırmadın” diyecektir).
Rutinde estetikten yoksun. Çoğunlukla başkalarının yanında rutin ev işleriyle uğraşmayı sevmez, genel olarak birileri onu izlerken çalışamaz. Yapabilecek olursa ufak bir iş için herkesi yollayacaktır. Hareketlerinin dağınık ve estetikten yoksun gözükmesinden çok korkar.
“Mağrur”. Kendini kibirli görünecek bir şekilde taşıma karakteristiğine sahiptir. İnsanlar onun rol yapıyor, önemini abartıyor olduğu izlenimine kapılır. İyi bir liderdir.
LSI – ISTj (Maxim Gorky) - (Müfettiş)
Maxim Gorky - ünlü Rus yazar
İstikrarlı bir usta. Eldeki sistem ve dogmaların arasından en iyisini akılcı bir şekilde ve layığıyla seçip uygulaması için ödün vermeden densizlik noktasına kadar savaşabilir. Kendi sistemine uyamayan her şeyi kati suretle reddedip onu ideal haline gelene kadar mükemmelleştirir. Sistemini gerçekleştirmede çok istikrarlıdır, içinde tutarsızlıklar olsa bile. Talleyrand bu şekilde Bourbonlar, Konvansiyon, Direktuvar, Napolyon ve tekrardan Bourbonlar altında en yüksek pozisyonda kalıp, hep çabaladığı üzere, en sonunda müreffeh ve zengin öldü.
Aklı başında bir gerçekçi. Asla çaresizliğe düşmez ya da aldanmaz: her zaman stabil, sakin ve mantıklıdır. Hayal kurma eğilimi yoktur ve başkalarının içi boş projeler için olan tutkusundan haz etmez.
Araştırmacı. Dar sorunların derinlemesine analizine eğilimlidir ve geçmişte öğrenilenlerle arasındaki bağlantıyı titizlikle kurar. Ne zaman dinleyeceğini bilir, bazen iki muhatabı aynı anda dinler. Yalnızlık standardı yüksektir. Fazla okumaz, daha çok yansıtır: bu en sevdiği halidir. Her zaman birikmiş bilgi bütününü pratik uygulamaya açar. Davranışları, sorunu onun kadar detaylı anlamayanlara çelişkili ve öngörülemez gelir. Çoğu zaman başkaları çözümü bulmak için “fazla utangaç” iken o bulur.
İncelik ve maceracılığın bir karışımı. Münzevi ve gizemlidir. İlgi odağı olmayı sevmez. İletişimde, özellikle belli bir mesafede, anlayışlıdır ve sıkıcı değildir. Aynı zamanda dinleyicilere ihtiyaç duyar. İnsanları kendi sisteminin uygulamaya koyulmasındaki amaçlılığıyla cezbeder. Bir şeyi kendisi anlar da başkaları anlamazsa saldırganlığa düşebilir. Aynı zamanda inatçı ve uzlaşmazdır, bir yöneticiyken insanları baskı altına almaya meyillidir. Kibardır, insanlara karşı anlayışlıdır; ancak onlara birer alet gibi davranır. Kişisel hisler, sempati ve antipati onun dikkatini dağıtmaz: en önemli şey sonuçtur. Etik, mantığa boyun eğer (Stalin). Başkalarının onun eşyalarının yerini değiştirmesine tahammül etmez, bu onun için ağır bir hakarettir. Onun için agresif insanlara tahammül etmek zordur, yine de onlarla tartışmak için çok çabalamaz.
Stoik. Yürekli ve adildir, lüzumsuz konfora zaman harcamaz. Gerçek hislerini saklamayı tercih eder: açlık, yorgunluk, acı... “Hasta çocuk annesini yaralamamak için inlemez”.
Yakın arkadaş çevresi. Başkalarına olan çekimini saklamaz, bazen hatta bunu göstermeye niyetli gözükür. Karşı cinsten fark edilmedik kimse bırakmaz. Yine de başkalarının hislerini sadece dış yansımalarına göre yargılar (insanların ona nasıl baktığı, onunla nasıl konuştuğu...). Bu yüzden kendi sevilme arzusunu kolaylıkla partnerinin gerçek hisleriyle karıştırabilir. Bunun farkındadır, bu yüzden güvensiz ve şüphelidir.
SEE – ESFp (Napoleon) - (Siyasetçi)
Napoleon Bonaparte - Ünlü Fransız askeri ve siyasi lideri. Tip için başka bir takma isim: Gaius Julius Caesar, ilk Roma imparatoru
Kibarlık güçtür. İnsanlar üzerindeki etkisinden, onların sevgi ve saygısından, kendi popülaritesinden gurur duyar ve insanları seve seve yönetir. Cinselliğini yansıtırken iddialı ve sapıktır ama nesnel dünyayla uğraşmakta ilgisizdir, yeni bilimsel fikirlere ve genel olarak –kişisellikten fazla uzak olarak algıladığı- objektif her şeye karşı güvensizdir. İnsanları manipüle etmekte kendine çok daha fazla güvenir ve bu yüzden daha net bir vicdana sahiptir.
Yorulmaz hareketlilik ve pratik aksiyonlar için açgözlülük. Hislerini asla saklamaz, aksine onlardan özel bir gurur duyar. Onun için gerçek hislerini açığa vurunca kulağa samimi gelmek kolaydır. Hayranlığını hem sözlerle hem de gözlerindeki bakışla ifade eder. Aşkın her türlüsünün bir mürididir: hem şehevi hem de psikolojik anlamda, ihtiyaç duyarsa. Geçici bir his bile olsa sevgilisinden ne arzuladığını çok iyi bilir: adapte olmaya niyeti yoktur, sadece dikte etmek ister. Kibirlidir, iyimserdir, karmaşık bir durum karşısında çekinmez ve onu anında birkaç kararlı hareketle çözmeye çalışır.
Estetiğe ve etrafının düzenine çok dikkat eder. Çoğu zaman doğuştan gelen bir zevk anlayışı vardır, iyi giyinmesini bilir ve aynısını partnerinden de bekler. Partnerinin “fiziksel parametrelerine” dikkat eder. Tüm eylemlerinde bol bol inisiyatif gösterir. Ancak bir orantı hissinden yoksundur: yapabileceği her şeyi yaptığından bile emin değildir.
Daha az dırdır ve daha çok yaşam! Hayatı yakınlarının ona davranışlarını gözden geçirmesini, daha “rasyonel” davranmasını söylemesiyle zehir olabilir. Bu direnebileceğinin çok üstündedir, böyle istekler onu sadece daha “irrasyonel” davranmaya ve herkese inat mantığı bir kenara atmaya iter. Aslında biri ondan öyle davranmasını isteyene kadar zekice ve mantıklı hareket eder: “saygı” görüp “önemsendiği” sürece.
Kanunlar korkakların icadıdır. Yeni girişimler için girişkenliği ve tutkusu o kadar güçlüdür ki her bir coşku gösterisini kınayan duali “Eleştirmen” (ILI) Balzac’ın sürekli homurdanması bile modunu düşüremez. Üstüne eleştiri onu sakinleştirir: ona yaptıklarının fark edildiğini belli eder ve o da yeterince yapması gerekeni yaptığını düşünür.
Hayal kırıklığı. Girişken ve talepkar doğası nedeniyle sevdikleri hakkında sürekli hayal kırıklığına uğrar: onlar “göründükleri gibi çıkmaz”, onun heveslerini kavrayamazlar. Uzun lafın kısası ona adapte olmadan (kendi doğasını değiştirmeden) uyum sağlayacak bir partnere ihtiyaç duyar. Yakınında böyle bir partner yoksa öyle birinin dikkatini çekmek için haylazlığa başlar.
ILI – INTp (Balzac) - (Eleştirmen)
Honoré de Balzac - Fransız yazar
“Beni hayal gücü yönetir”. Güçlü, entelektüel bir hayal gücü taşır. Bu tipin bir örneği, Honoré de Balzac, “İnsanlık Komedyası” roman serisinde aşırı gerçek gözüken 2000’den fazla kişinin portresini “resmetmişti”: onun hakkında André Maurois onun hakkında “Belki de anca belediye meclisinin ofisiyle kıyaslanabilir” demişti. Benzer şekilde Gabriel Garcia Marquez’in fantastik dünyası da her detay etkileyici bir titizlikle işlenmiştir. Bu niteliği sayesinde “eleştirmen” (ILI) geleceği öngörmekte oldukça iyidir. Bir insanın çeşitli zamanlarda nasıl davrandığına dair empirik gözlemlerden zihninde onun adeta çalışan bir modelini yaratır. Genel olarak her şeyi önceden bilir. Başkalarını muhtemel tehlikeler (fırsatlar ilgisini fazla çekmez) hakkında uyarmazsa kendini çok büyük ihtimalle lüzumsuz hisseder.
“Bir rahibin sükuneti ve sınırlanışı”. Duygularını neredeyse asla göstermez, ailesi ve arkadaşlarını onlardan korur. Fazla güçlü tutkuların birisini kıyametine götüreceğine samimiyetle inanır. Honoré de Balzac edebi eserlerinde sık sık tutkunun yıkıcı bir kanser gibi insanların ruhunu başka hiçbir şey bırakmayana kadar yayıldığını ifade etmiştir. Bu duali “siyasetçi” (SEE) Caesar için tamamen doğrudur: kolay kendini kaptıran hiperaktif biridir.
Derin bir analist. Dünyayı kontrol eden doğal yasaları umursamadan yaşamanın imkansız olduğuna ikna olmuştur. Gerçekliği reddeden birini felaket bekler. “Eleştirmen” (ILI) riyakar olmaktansa biraz fazla kötümser olmanın daha iyi olduğuna inanır. Bir durumu duyduğunda kısa sürede etraflıca anlar ve durumun karşısında afallamış muhatabına gözden kaçırdığı detay ve açıları anlatmaya başlar. Analizi kendini teşviklendirmekten yoksundur: Balzac’ın kitaplarından bir kahraman olan Vaultrin “Hayata karşı mutfağa karşı olandan farklı bir tavrın olmamalıdır: ikisinde de aynı kokuşmuşluk var. Bir yemek yapmak istersen elini kirletmen gerekir, sadece işin bitince elindeki pisliği yıkayıp geçirdiğinden emin ol: günümüzden çıkaracağın tüm ders de budur.” demektedir. Böyle bir mizantropi duali “siyasetçi” (SEE) hariç herkesin ruhunu söndürebilir.
“Her şeyden önce, o kibardır”. Tüm “negativizm”ine rağmen özünde çok kibar biridir. Honoré de Balzac hakkında yukarıdaki sözü çok iyi tanıyan George Sand söylemişti. Hayatta yolunu bilen, imtiyazlar isteyen güçlü insanlardan hoşlanır: böyle insanlar onu hedefler üretme zorunluluğundan kurtarır, bu arada da onun bulduğu yöntemleri kullanır (kendisi yöntemler bulmakta ustadır). Coşkun birinin kafasından aşağı buz gibi su dökmeyi becerebilir. Ancak öte yandan birisinin şanssızken, işler ters gittiğinde, kader düşman göründüğünde çaresizliğini gidermekte de aynı şekilde beceriklidir.
Erişilmez ve böylece arzulanan. Laima isimli “siyasetçi” (SEE) bir kız öğrenci hayallerindeki kahramanı anlatmaya çalışırken bu tipin güzel bir açıklamasını verdi: “Yakışıklı ve zeki olmalıdır, büyük ve üzgün gözleri olmalıdır, konuşkan olmamalıdır. İltifat etmez ve böylece yaklaşılamaz bir izlenim bırakır. Gözümde uğraşmaya bile gerek olmayan sayısız problemle boğuşmalı. Ben onun üzgünlüğüne ve ciddiyetine çekilirim, bu yüzden onu eğlendirmeye, modunu yükseltmeye ve mutlu etmeye çalışırım. Bir partide böyle bir çocuk olsa sıkılmazdım.”. Bu, hislerinde sabit olan, maceralardan hoşlanmayan ve talepkar partnerine tamamen bağımlı olmak isteyen ILI’nin canlı bir açıklamasıdır.
LIE – ENTj (Jack London) - (Girişimci)
Jack London - ünlü Amerikan yazar ve şair
“Zaman beklemez!”. İş, bilim ya da gelecekte objektif sonuçlar getirecek başka herhangi bir şey için yorulmak bilmez. Her şeyi süratle yapar, iş onun ellerinde “kaynar”. Yürüyüşü bile özeldir: seker ve hatta yapabiliyorsa koşmayı tercih eder. Bu tipin bir örneği olan usta yazar Jack London hayatı boyunca birçok iş değiştirdi: kurye, işçi, madenci, denizci, yazar… Bu onun sanat ve başarı uğruna yaptığı fedakarlıktı.
Romantik. Sıklıkla dağcılık ve turizm yapar (Jack London’ın en sevdiği konu acımasız doğaya karşı mücadeleydi). Uzaktaki yerlere çekilir, genellikle çeşitli şüpheli girişimlere ilk çekilen o olur. Sıklıkla romantik maceralar patlatır ve sonra bunlara kendisi inanır. Ancak bu buluşlarının genelde gerçek hayatta prototipleri halihazırda mevcuttur. Cesaretini göstermeyi sever. Dış görünüşünü ihmal etmesi bile başkalarının görgü anlayışlarına bir meydan okumadır.
“Dalgın bir profesör”. İyi gelişmiş soyut düşünme becerisi yüzünden dış görünüşüne her zaman özenli değildir. Kendi giyimiyle kendi ilgilenecek olursa her zaman bakımsız olur, tamamen partnerinin zevkine bel bağlamasının ve rutin sorunlarda onun sorumluluğu üstüne almasına izin vermesinin sebebi de budur. Aynı sebepten dolayı başkalarının kendisine gözlerini dikmesine dayanamaz (duali “koruyucu”nun (ESI) da muhatabının gözlerinin içine bakmaktan kaçınmasının nedeni budur) çünkü, etrafına karşı dikkatsizliği yüzünden, başkalarına nasıl gözüktüğünden emin değildir. Dış görünüşü hakkında hep güvensizdir ve kafasında kurduğu gösterişsizliğinden biraz endişe duyar. İyi gelişmiş estetik hisleri olan, zevkleri oldukça güvenilir bir partnere ihtiyacı vardır: “Partnerim iyi gelişmiş, titiz ve hatta gösterişli zevkine rağmen benden hoşlanıyor” şeklinde hissetmeye ihtiyaç duyar.
İyimser. Duygu, özellikle olumlu duygular, getirecek her şeye hızla cevap verir. Adeta sürekli biraz korkmuş ya da öfkeli duran duali “koruyucu”yu (ESI) neşelendirmeye önceden programlanmış gibidir. Sürekli etrafına arkadaş canlılık ve olumluluk yayarak gülümser. Partnerini güldürmeye çalışır, olumlu ya da olumsuz bir şekilde sonunda tepki verene kadar onu çalkalar ve uğraştırır; yoksa onun duygusal durumu hakkında bilgi sahibi olamaz. Okuduğu ve duyduğu şeyleri birbirine bağlamayı ve tartışmayı sever. Hiç tanışmadığı bir insanla muhabbet başlatmak onun için kolaydır.
Ömürlük sevmek. Kalıcı ve sabit insan ilişkileri arar. Başkalarının hislerini ve çekimlerini çok iyi anlamaz, bu yüzden bu alanda dikkatlidir ve komik duruma düşmekten korkar. İnsan hayatına çok önem verir: bu tipten bir kadın kötünün iyisini seçmek için bekar bir anne olmayı kürtaj yaptırmaya tercih edecektir.
ESI – ISFj (Dreiser) - (Koruyucu)
Theodore Albert Hermann Dreiser - meşhur Amerikan yazar
Kolaylıkla başkalarının güvenini kazanır. Kibardır, naziktir, hoş bir estetik zevki vardır ve bunu nasıl uygulayacağını bilir. Kimin kimi sevdiğini, kimin kimden nefret ettiğini, kimin kimi ya da neyi istediğini, kimin kimi etkilediğini ve neden etkilediğini kesinlikle bilir. Çoğu zaman yorumlarının keskinliğiyle tanınan bir ahlakçıdır. İyiyi de kötüyü de mükemmel şekilde hatırlar ve onların karşılığını vermeyi gerekli görür. Dostluğa çok değer verir ve ihaneti affetmez. Yine de evlilik öncesi aşkta sabit değildir çünkü tükenmiş ilişkileri sürdürmeyi imkansız görür. Sevmeyi beceremeyenleri sevmez. İlişkileri sözlerdense ses tonu ve etkileyici bakışlarla idare eder. Duygularını fazla belli etmez, bu yüzden soğukkanlı gözükür. Çoğu zaman muhatabının gözlerine, sanki onu yakıp kül etmemek için, doğrudan bakmaz. Karmaşık bir etik durum ona ilham verir.
“Duygusal bariyer”. Yeni bir toplulukta genelde sessiz ve mütevazı kişidir. İnsanları kendine ve ideal insan ilişkilerine çekip çekemeyeceğini anlamak için izler ve dinler. Eğer yapamazsa sessizliğini korur, hatta belki de oradan ayrılır. Dost gördüklerinin yanında aktif ve konuşkandır. Onun etik normlarını kabul edenleri arkadaşı görür. Duygularını başkalarının duygularına tabi eder: neşeli insanların yanında o da neşeli olur, öfkeli insanların yanında o da öfkeli olur.
Düşmanlar kıskanmalı. Gazabını ve hiddetini asla belli etmez ancak empatik olarak kibar ve kendinden memnun kalır. Sadece iyi bir dostu onu bakımsız ve dikkatsiz görür. Hep “tamamen sessiz”, içinde mobilize, dağınıklık ve düzensizliğe karşı aşırı derece hoşgörüsüz durumdadır.
Cinsel özgürlükler ona göre değildir. Eşine olan sadakatini onun için değil, kendi öz saygısı yüzünden korur. Bu tipten bir kadın için bir yerlerde ona “sahip olmuş” bir erkeğin varlığı dayanılmazdır. Birinin onun yetenekleri ve potansiyel kabiliyetlerini didiklemesini veya başkalarının önünde böbürlenmesini hiç sevmez.
“Mevcut an”da yaşar ve beklemeyi sevmez. Kolayca tamamlayıp meyvesini yiyebileceği işleri tercih eder. Başkaları onu dakik görürken o kendinin hep geç kaldığını düşünür. Bitiş tarihleri onu çok gerer. Duali “girişimci”nin (LIE) tiyatroya bilet aldığında son güne kadar saklamasının nedeni budur.
Sözlerdense davranışlarla sever; yine de kendisi böyle aktiviteler bulmaktansa gündelik aktivitelerde memnuniyetle partnerinin iradesine tabi olur. Herhangi bir anda partneri istiyorsa elindeki işi bırakıp başka bir işe geçebilir. [Çevirmenin Notu: Bu iki cümle Aushra’nın “İnsanın İkili Doğası” makalesinde LIE için -LSE ile kıyaslayarak- kullanılmıştır ancak araştırdığımız ve anladığımız kadarıyla buradaki kasıt ESI’nin duyusal becerilerini LIE için kullanmasıdır: “Senin için akşam yemeği hazırladım”, “Sen evde yokken odanı temizledim” gibi.] Topluma hizmet uğruna kendini feda bile edebilir. Mesela partneri sosyal anlamda önemli bir pozisyondaysa ailesinde gündelik materyal ihtiyaçların sorumluluğuna katlanabilir.
IEE – ENFp (Huxley) - (Psikolog)
Thomas Henry Huxley - ünlü İngiliz biyolog ve karşılaştırmalı anatomist. Tip için başka bir takma isim: Tom Sawyer, Mark Twain’in kitabından bir kahraman
Ateşli bir tutkun. Oldukça ruhani ve sanatsal biridir. “Psikolog” (IEE) önceden çalışma hazırlamak yerine her zaman anlık doğaçlamalara olan yeteneğine dayanarak herhangi bir kişisel sorunu çabucak çözer. Yeni ve heyecan verici girişimler ortaya çıktığında, kendi ve başkalarının yeteneklerini sergilemek mümkün olduğunda, olayların en olağandışı gelişimini bekleyebildiğinde buna bayılır.
Bir Don Juan. Tanıştığı insanların çeşitli erdem ve yeteneklerini ölçer ve onlara gözlemlerini büyük bir coşkuyla anlatmaktan geri kalamaz. Başkaları çoğu zaman onun dramatik duygu gösterilerini gerçek hisleri sanır, bu da ona Don Juan namı kazandırır. Aslında hislerinde oldukça muhafazakardır: düşüncelerine çok önem verdiği ve ruh halini, davranışını ve bilgisini tamamen belirleyen yakın arkadaş çevresine bağlıdır. Eğer gerçekten bir playboy’sa bunu saklamaz.
Hassas. Konuşması genelde romantiktir, gülümsemesi baştan çıkarıcıdır ancak bunlar genelde bir yere kadardır. Mottosu “Her şeyin üstünde duygusal güç, herkes için cinsel özgürlük!”tür.
“Mütevazı”. Genel olarak hırssızdır çünkü arkadaş çevresinden ve ilginç bir şeyleri beklemekten zevk alabilir. Apaçık biçimde durumun hakimi olmaktan hoşlanan “siyasetçi”nin (SEE) aksine gizli bir hakim olmak ister. Ve etkisi öncelikli olarak başkalarının yetenek ve becerilerini açığa çıkarmaya yönelir.
Bir bilim insanı. Başkalarının onun zihinsel yeteneklerini değerlendirişine karşı hassastır. Sıklıkla yüksek öğretimde diploma sahibi olmak, bilimsel tanınırlık ve ödüller kazanmak ister: bu ona temiz bir vicdanla (yetkinliklerinden şüphe duymadan) çalışma fırsatı verir. Başkaları onun çok değer verdiği fikirleri eleştirdiğinde ya da kendisinin ve dostlarının becerilerini reddettiğinde alınganlaşır. Bu yüzden kendisiyle aynı şeylere inananların arkadaşlığını tercih eder.
Mizaç insanı. Ruh hali her şeyi belirler: gelecek planları, kendisi hakkındaki fikri, dünya hakkındaki düşünceleri… Tutkulu planlar hayal kırıklığı ve mutsuzluğa dönüşebilir, ancak ilginç haberler, övgü ya da beklenmedik ilgi çekici bir fırsat onu anında moralini düzeltir. Can sıkıntısı onu hasta bile edebilir.
Fedakar. İnsanlara kişisel sorunlarını çözmekte yardım etmeye hazırdır. Onun için en büyük zevk başkalarının ümitsiz gördüğü durumlardan bir çıkış yolu bulmaktır. Herkese arkadaşlık ve cömertlik gösterme becerisi vardır. Yine de gerçek çabalarını hakkında ciddi olduğu insanlara saklar ve bu konuda insanların kendisinden beklediğinden de, kendine söz verdiğinden de çok daha fazlasını yapabilir. Duali “zanaatkar” (SLI) Gabin’dir.
SLI – ISTp (Gabin - (Zanaatkar)
Jean Gabin - Fransız aktör
Okyanusta bir buzdağı. Dik kafalı, münzevi, neredeyse her zaman soğuk ve esrarengizdir. Hareketleri sessiz, hatasız ve oldukça ekonomiktir: başkaları elde ettiği sonuçların harcadığı emekle orantısız olarak fazla olduğu izlenimine kapılır. Gösterişsiz, sessiz istikrarı ve başlattığı her şeydeki güvenilir başarıyla, icraat ve alçak gönüllülüğe karşı içinde duyduğu sorumluluk hissiyle tanınır. Tipik bir Briton gibi işine karşı tavrında gösterişsizdir ve hislerini belli etmekte de çok kendini açığa vurmaz. Başta her şeyi soğukkanlılıkla ve umursamazca yapar gözükür; ama zamanla açıkça anlaşılır ki acelesizliği genel hayat temposunu yansıtır: sükunet ve mükemmeliyetin bir birleşimi.
Becerikli tembellik. O Don Kişot değildir: amaçsızca çalışmayacaktır. O doğuştan bir mucittir ama fikirlerinin uygulamaya konmasında acele etmez, maksimum etki için şartların olgunlaşmasını bekler. Gereksiz işler yapmama becerisiyle gurur duyar: rahatlık ve kolaylığa bayılır. Birisiyle birlikte ortak işler yaparken her şey kolaylıkla ve baskı olmadan onun sevdiği şekilde ilerler. Erişebildiği her alan çalışma ve dinlenme için ideal şekilde organize edilmiştir. Kendi zevkine tamamen güvenen, estetiğe düşkün biridir. Derisi hassastır: “Bezelye tanesine uyanan prenses” sözü bu tip kadınlar için mutlak söylenmiştir.
Duyguların saklanmış zenginliği. Duygularını erişilmezlik ve soğukluk maskesi altında gizleme kabiliyeti onu güzelce “cilalı” ve anlamlı yapar (bu tipin örnekleri arasında birçok aktör yer alır: Vladimir Vyssotsky, Adriano Celentano…). Tüm koşullarda sakindir ama farklı bir anlamda da sakindir: sevdiğinde soğuk ve yaklaşılamazdır ve biraz havai duali “psikolog”un (IEE) hislerine güvenmekte acele etmez. Çok kıskanç ve güvensizdir: duygularının alaya alınacağından dehşete kapılır. Tehlikeli durumlarda inatla hiçbir şeyden korkmaz, tehlikenin kaynağına çok sakince yaklaşır. Bu onun en iyi hamlesidir: direkt rakibinin üstüne gitmek ve güçlü olanın üstün gelmesine izin vermek. Bu aynı zamanda aktör Jean Gabin’in de ana tavrıdır: küstahlık, uyumsuzluk, iç doğruluk ve cesaret. Yalnızlaştıkça daha da yaklaşılamaz bir hal alır.
Hedefler ve yöntemler. Bazen tembel ve geveze sanılabilir, özellikle de uzun süre dualinden yoksun kalırsa: çok konuşur ama hiçbir şey yapmaz, sanki bir şey bekliyormuş gibi. Böyle durumlarda gerçekten bir şey bekliyordur: bir yardım çığlığı için. Bir hedef olmadan çalışmayacaktır ve kendisi hedef bulma becerisine sahip değildir. Sadece ateşli bir coşkun olan “psikolog” (IEE) onun kilidini açabilir; bu da “zanaatkar”ın (SLI) hassas ve kusursuz mekanizmasını çalıştırır. “Zanaatkar” (SLI) emeği karşılığında aldığı zevki ödül olarak görür. Başkalarının samimiyetini ses tonlarına göre yargılar, bu da onu otomatik olarak mobilize eder. Arzu da zevk de genelde en iyi -yetenekler bulmakta uzman olan ve içtenlikle hayranlık duyan- duali “psikolog” (IEE) tarafından dışavurulur. Ve “zanaatkar” (SLI) bir favori olmalıdır: katkıdan bağımsız olarak eşit ödüllendirmeye razı olmaz. Onu sadece gözlerde yansıyan samimi hisler ve ses tonları kazanabilir.
LSE – ESTj (Stierlitz) - (Yönetici)
Max Otto von Stierlitz - Rus dedektif kitabı ve filminden bir kahraman (Yazar: Yulian Semynov). Tip için başka bir takma isim: Sherlock Holmes, Arthur Conan Doyle tarafından yazılan dedektif hikayelerinden bir kahraman
Hızlı, net, aklı başında. Zekice ve mantıklı bir şekilde davranmasını bilir. Duruşu sportif, yüz hatları keskin ve kaba (adeta granitten oyulmuş gibi), gizlenmiş gerginlik ve içinde yüksek duygusallık. Mottosu “Güç, bütünlük ve görev algısı” der. Doğuştan bir izcidir: emin biçimde hareket etmesini güvenceye almasını sağlayacak tamamen net bir resim elde edene kadar erişilebilir tüm kaynakları kullanarak bilgi toplar.
“Yaptığım her işi iyi yaparım”. Bir alıntı daha: “Büyük beysbol oyuncu ve takımlarının her zaman sahip olduğu karakteristik bir yetenek vardır: şiddetle hücum! Bu birinin yapması gerekenden daha hızlı koşma, daha hızlı hareket etme, daha ısrarcı davranma becerisidir.” (F. Brooks). İnisiyatif almak onun için bir alışkanlıktır: kararlıdır, ilgi odağı olmayı sever. Üstlerinin yanında çekinmez, hatta saldırganlaşır. İşin ancak gerekli tempo daha en baştan ayarlandığında mükemmel gideceğini bilir. Oyalanmayı hoş görmez, tüm işlerde kalite ve kusursuzluğun ateşli bir mücadelecisidir. İyi bir ordu subayıdır. Bu tipten biri Thomas Edison gibi günde 19.5 saat çalışma becerisine sahiptir.
“Hiddet; güçlülerin büyük tanrısıdır”. Başkalarını memnuniyet halinden çıkarmaya meyillidir. Neyin iyi olduğu hakkında fazla konuşmaz, zaten apaçık ortada görür. Homurdanan duygularıyla başkalarının duygularını söndürmeye çabalar. Gereksiz duyguların insanı yorduğunu düşünür ve bu özellikle duali “hümanist” (EII) özelinde kesinlikle doğrudur. Muhabbet sırasında muhatabını baskılar, hatta gözünü korkutmaya çalışır, ama insanlar ondan korkmuyorsa nazik ve kibar olur. Hiddet onun başka türlü çaresiz hissettiği acil durumlarda savunma hattıdır. Hiddetin amacı partnerini mobilize etmektir ve buna ulaştığında sakinleşir.
Kurallara göre oynamaya inanç. Kurallara uymayı bir güç göstergesi olarak görür. Sinsilik ve aldatıcılığı tolere etmez; hilekar ve üçkağıtçı insanlardan nefret eder. “Siyasi manevralar hızlı bir etki yaratabilir ama gerçekten kalıcı ve somut sonuçlara ancak sıkı çalışmayla ulaşılabilir.” (Kim Philby). Düzeni sever. Yeni bir şey aldığında kullanma kılavuzunu mutlaka okur ve ancak ondan sonra çalıştırır. Ünlü gezgin Roald Amundsen tüm hayatı boyunca ekstrem durumlardan kaçınmayı becermişti: “Zafer her şeyi düzenli olanları bekler, insanlar da buna şans der.” demişti. Dürüst emeğe inanır. “Her şey kolay gözüküyorsa bu işçinin yeteneklilikten çok uzak olduğunun ve işin onun yeterliliğinin üstünde olduğunun şaşmaz bir göstergesidir.” (Leonardo da Vinci).
“Askeri subayların saklanmış güç karakteristiği”. Yapılıdır, askere hiç gitmediyse bile düzgün bir duruşu vardır. Güzel ve zarif giyinir ama gösterişli giyinmeyi sevmez. Kıyafetlerini uzun süre giyer ve onlar zamandan hiç etkilenmemişçesine sürekli olarak yeni gibi gözükür. Asla rahatsız bir ayakkabı almaz ve başkalarının da tertemiz giyinmesini sağlar. Güzelliğe değer verir. EII –
INFj (Dostoyevsky) - (Hümanist)
Fyodor Dostoyevsky - meşhur Rus yazar
Sessiz iç gözlemin, gizli hisler denizinin taşıyıcısı. Hislerinin dünyası o kadar hoş ve zengindir ki başkasının kendisine olan sevgisinin sözlü güvencelerine ihtiyacı yoktur. Kelimelere hiç ihtiyaç duymadan kimin kimi sevdiğini ve kimin kime ihtiyaç duyup duymadığını gözlemler. En önemli becerisi partnerinin duygularına adapte olabilmesi, empati kurabilmesi, duygusal gerilimi rahatlatması ve sakinleştirmesidir.
Genelde sessiz, dostane biridir. Grup içinde sessiz kalıp izlemeyi tercih eder, ancak arkadaşlarıylayken davranışı tersine döner: o zaman ona utangaç diyemezsiniz, çünkü başkalarının ona nasıl davrandığını ve onunla olan ilişkilerini nasıl iyileştireceğini mükemmel şekilde fark eder. Başkalarını neyin etik olup olmadığına dair kendi anlayışına tabi etmeye çalışır. Kendi duygularını asla başkalarına empoze etmeye çalışmaz ancak partnerinin duygularına eşlik edip empati yapmaya çalışır. Kendine özgü bir duygusal eylemsizlik gösterir. Başkalarının onun sessiz, sakin, huzurlu olmasını istediğinden emindir. Başkalarının yaralarına uygulayabileceği bir “baskı” gibi bir şey olmak için çabalar.
Bir şey yapması istenirse reddedemez. Başkalarının sıklıkla onu kullanmasının nedeni budur. Öyle bir partnere ihtiyacı vardır ki boyun eğerek kendini haddinden fazla ev işi yapmaktan korusun. İnsan ilişkilerinde ilgisi belli bir gruba daralır ama objektif dünyada tam anlamıyla her şeyle ilgilidir: zekası ve yetenekleri gerçekten hepçildir. Yaptığı işin niteliğini ve tamamlamak için harcadığı zamanı değerlendirmeyi hemen hemen hiç beceremez. Çoğu zaman bir saçmalıkla gerçekten önemli bir şeyi ayırt edemez. Ne yapabileceğini bilir ancak ne yapması gerektiğini bilmez. Başkaları çalışırken onlardan ayrı duramaz ve başkaları işi çoktan bitirdiğinde o çalışmaya devam eder. Bir iş daha bitmeden yeni bir şey yapması söylendiğinde bundan hiç hoşlanmaz.
Kendi güzelliği/yakışıklılığı, iradesi ve enerjisine karşı eleştirel. Bu açılardan eleştirildiğinde çok acı çeker. Bu alanlarda gelen iltifatlar ancak yüz yüze, ılımlı bir ses tonuyla, vurgu yapmadan söylendiğinde belirsiz algılanmaz. Sessiz ya da vurgusuz şekilde tanınması gerekir. Düzensiz olmayı göze alamaz.
En iyi bakım ameldir. Partneri ihtiyaç duyduğu keyifli duyguları zaman zaman zeka, mantık, talep ve koruma becerisi olarak sağlar. Randevulara zamanında gelmesi, sözlerini tutması, nazik ve düşünceli olması gerekir ve bunun üstüne sevginin daha fazla kanıtına ya da üzerine konuşmaya gerek yoktur. En zeki muhatabı bile fikrini kısa ve kararlı ifadeler yerine spekülasyon olarak açıklayacak olursa Dostoyevsky onunla olmaktan devamlı tatminsizlik ve mutsuzluk duyar. Ve partneri için ana zorunluluk, sadakattir. İhaneti affetmez.
Last updated